Doktor Edhem Necdet (1878-1945), döneminin önemli dergilerinde halk sağlığı konularında yazmaya başlamış ve giderek derinleştiği çalışmalarıyla bilim, felsefe ve toplumsal konumlanış üstüne yönelmiştir. Böylece makaleleri ve kitapları arasına 1913 yılında Tekâmül ve Kanunları adlı kitabını da katarak, döneminde konuyu en iyi anlayanlardan biri olduğunu göstermiştir.
Evrim ve Kanunları adıyla sadeleştirmiş olduğumuz bu kitap, Darwin ve evrim kuramının Türkiye’de 1870’lerde başlayan öyküsünün önemli bir durağını oluşturuyor. O gün ve bugün, Darvinizm, Lamarkizm ve Sosyal Darvinizm tam olarak anlaşılmayıp bu konuda yazanlar dahil bu karıştırmalardan kurtulamıyorlar. Özellikle toplumsal-siyasal konularda fikir yürütüp kalem oynatanlar, hem kendi fikir yürütmelerinde hem de bu konuda yazılanları anlamlandırmada, evrim ve biyolojiyi anlamadan yaptıkları bilimsel terim ve alıntılarında ve yorumlarında, önemli yanlışlara düşüyor ve bu yanlışların sürdürülmesine yol açıyorlar.
Himi Ziya Ülken’in ilk kez 1966 yılında Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi kitabında adını anmış olmasına rağmen unutulmuşlar arasında kalan Doktor Edhem Necdet’in biyografisi de, kitabıyla birlikte gün yüzüne çıkmış oluyor.
Kuşağının bütün savrulmaları ve esintileri içinde, bilime yönelen bir kişi olan Doktor Edhem Necdet, şöyle sesleniyor:
“… bunları uyandırmak için Meşrutiyet düdüğü kafi değil, şimendifer düdüğü lazım…”
Doktor Edhem Necdet (1878-1945), döneminin önemli dergilerinde halk sağlığı konularında yazmaya başlamış ve giderek derinleştiği çalışmalarıyla bilim, felsefe ve toplumsal konumlanış üstüne yönelmiştir. Böylece makaleleri ve kitapları arasına 1913 yılında Tekâmül ve Kanunları adlı kitabını da katarak, döneminde konuyu en iyi anlayanlardan biri olduğunu göstermiştir.
Evrim ve Kanunları adıyla sadeleştirmiş olduğumuz bu kitap, Darwin ve evrim kuramının Türkiye’de 1870’lerde başlayan öyküsünün önemli bir durağını oluşturuyor. O gün ve bugün, Darvinizm, Lamarkizm ve Sosyal Darvinizm tam olarak anlaşılmayıp bu konuda yazanlar dahil bu karıştırmalardan kurtulamıyorlar. Özellikle toplumsal-siyasal konularda fikir yürütüp kalem oynatanlar, hem kendi fikir yürütmelerinde hem de bu konuda yazılanları anlamlandırmada, evrim ve biyolojiyi anlamadan yaptıkları bilimsel terim ve alıntılarında ve yorumlarında, önemli yanlışlara düşüyor ve bu yanlışların sürdürülmesine yol açıyorlar.
Himi Ziya Ülken’in ilk kez 1966 yılında Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi kitabında adını anmış olmasına rağmen unutulmuşlar arasında kalan Doktor Edhem Necdet’in biyografisi de, kitabıyla birlikte gün yüzüne çıkmış oluyor.
Kuşağının bütün savrulmaları ve esintileri içinde, bilime yönelen bir kişi olan Doktor Edhem Necdet, şöyle sesleniyor:
“… bunları uyandırmak için Meşrutiyet düdüğü kafi değil, şimendifer düdüğü lazım…”