"Eski hükümlülere ilişkin tez çalışması olan bu kitap, eski hükümlülere ve onların yaşamış oldukları dışlanmaya sosyolojik bir bakış getirebilmenin yolunu açıyor. Bir anlamda ‘bizden’ olmayana, öteki olana, toplumsal yaşam içerisinde ‘görünmez’ olana ilişkin sorgulamayı içeriyor. Bu yönüyle de gerek bu alanda çalışacak araştırmacılar için, gerek dezavantajlı gruplara farklı yerden bakabilmeyi isteyen genel okur için tartışma zemini açıyor.
Eski hükümlüler ‘suçlu kimliği’ nedeniyle toplumsal yaşamda göz ardı edilmekte, toplumsal konumları zedelenmektedir. Toplumsal hayat normal olan ve olmayan şeklinde ikili karşıtlıklar üretmekte ve bu karşıtlık içinde ‘anormal’ veya ‘sapkın’ olarak nitelenen bireyler, sosyal hayattan dışlanmakta ve eşitsizliğe maruz kalmaktadır. Toplumlar, düzen karşısında tehdit olarak algıladığı bireyleri farklı konumlara yerleştirebilmektedir. Bu durum cezalarını çekerek topluma uyum sağlayabilecek bireylerde bile mağduriyetlere sebep olmaktadır.
Araştırmada bazı hükümlü görüşleri toplumun bütün kesimlerine ibret niteliğinde yaşanmışlıkları ortaya koymaktadır:
“İlk girdiğinde inanamıyorsun hani yarın oradan çıkacakmış gibi geliyor. Çünkü bir alışma süreci var. Ve orası çok farklı bir yer. Yani kendine tamamen yeni bir dünya kurmak zorundasın, yeni bir dünya kuruyorsun ve bu dünyanın içinde özgürlük yok. İraden tamamen bir başkasının elinde…”
“Cezaevi derken o cehennem binasını mı kast ediyorsunuz? İlk girdiğimde üzgündüm, insanları tanımıyordum. Her memleketten insan, her çeşit insan, suçlu suçsuz psikolojisi içerisinde insanlar… Bir nevi okul gibi, bir hayat okulu gibi…”
“Bir eskiden yaşadığım ülkeye bak, bir de şimdiye bak. Her yer çok güzel olmuş. Kim derdi ki eskiden bankaya kartı koyacaksın da para alacaksın. Bir çıktım ki metrolarda kayboldum, başka bir dünyada gibiydim....”"
"Eski hükümlülere ilişkin tez çalışması olan bu kitap, eski hükümlülere ve onların yaşamış oldukları dışlanmaya sosyolojik bir bakış getirebilmenin yolunu açıyor. Bir anlamda ‘bizden’ olmayana, öteki olana, toplumsal yaşam içerisinde ‘görünmez’ olana ilişkin sorgulamayı içeriyor. Bu yönüyle de gerek bu alanda çalışacak araştırmacılar için, gerek dezavantajlı gruplara farklı yerden bakabilmeyi isteyen genel okur için tartışma zemini açıyor.
Eski hükümlüler ‘suçlu kimliği’ nedeniyle toplumsal yaşamda göz ardı edilmekte, toplumsal konumları zedelenmektedir. Toplumsal hayat normal olan ve olmayan şeklinde ikili karşıtlıklar üretmekte ve bu karşıtlık içinde ‘anormal’ veya ‘sapkın’ olarak nitelenen bireyler, sosyal hayattan dışlanmakta ve eşitsizliğe maruz kalmaktadır. Toplumlar, düzen karşısında tehdit olarak algıladığı bireyleri farklı konumlara yerleştirebilmektedir. Bu durum cezalarını çekerek topluma uyum sağlayabilecek bireylerde bile mağduriyetlere sebep olmaktadır.
Araştırmada bazı hükümlü görüşleri toplumun bütün kesimlerine ibret niteliğinde yaşanmışlıkları ortaya koymaktadır:
“İlk girdiğinde inanamıyorsun hani yarın oradan çıkacakmış gibi geliyor. Çünkü bir alışma süreci var. Ve orası çok farklı bir yer. Yani kendine tamamen yeni bir dünya kurmak zorundasın, yeni bir dünya kuruyorsun ve bu dünyanın içinde özgürlük yok. İraden tamamen bir başkasının elinde…”
“Cezaevi derken o cehennem binasını mı kast ediyorsunuz? İlk girdiğimde üzgündüm, insanları tanımıyordum. Her memleketten insan, her çeşit insan, suçlu suçsuz psikolojisi içerisinde insanlar… Bir nevi okul gibi, bir hayat okulu gibi…”
“Bir eskiden yaşadığım ülkeye bak, bir de şimdiye bak. Her yer çok güzel olmuş. Kim derdi ki eskiden bankaya kartı koyacaksın da para alacaksın. Bir çıktım ki metrolarda kayboldum, başka bir dünyada gibiydim....”"
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 116,07 | 116,07 |