Modern toplumlar eşitliği temel değerlerden biri olarak kabul ediyor. Nitekim günümüzde kimlik etrafındaki ayrımcılıklara karşı eşitlik mücadelesi gün geçtikçe güçleniyor. Buna karşılık maddi eşitlik mücadelesi güç kaybetti ve bu alandaki eşitsizlikler derinleşiyor. Bu paradoksu nasıl anlamalı? Eşitlik arzumuz adaletsizlikten rahatsız olmayacak kadar zayıfladı mı yoksa?
Florent Guénard eşitlik ile kurulan ruhsal ilişkinin karmaşık olduğunu gösteriyor. Yazara göre eşitlikçi toplumlarda eşitlik, hem bireyler arasındaki ilişkiyi yapılandırdığı hem de her bireyin kendini değerlendirmesi için bir kıstas oluşturduğu için başlı başına bir değer olarak benimseniyor. Modern ve eşitsiz toplumlarda ise bu tutku ortadan kalkmıyor ama kılık değiştiriyor: Herkes kendisi için eşitlik ister bir hale geliyor, çünkü modern hayatta onur duygumuz yaşam düzeyleriyle ilgili kıyaslamalardan etkileniyor. Maddi koşulların eşitsizliği özsaygımızı yaralayabiliyor. Kuşkusuz buna tepki olarak gelişen duyguların da bugünkü toplumsal isteklerimizi önemli ölçüde açıkladığı görülüyor. Gelirde ve mirasta eşitsizliğin azaltılması bugün artık sadece siyasi bir seçenek değil, tarihsel bir zorunluluk haline geldi.
YAZAR HAKKINDA: Yüksek Öğretmen Okulu (ENS) mezunu Fransız felsefeci. Ahlak, siyaset ve Aydınlanma felsefesi alanlarında çalışıyor. Jean-Jacques Rousseau üstüne yaptığı doktorasını 2000 yılında tamamladı. Lisede öğretmen, Collège de France, Nantes Üniversitesi ve ENS’te öğretim üyesi olarak görev yaptı. Şu anda Paris-Est Créteil Üniversitesi’nde profesör. Guénard’ın çalışmaları arasında şunlar yer alıyor: Rousseau et le travail de la convenance (Rousseau ve Uyum Çalışması, 2004) ve La démocratie universelle: Philosophie d’un modèle politique (Evrensel Demokrasi: Siyasi Bir Modelin Felsefesi, 2016).
Modern toplumlar eşitliği temel değerlerden biri olarak kabul ediyor. Nitekim günümüzde kimlik etrafındaki ayrımcılıklara karşı eşitlik mücadelesi gün geçtikçe güçleniyor. Buna karşılık maddi eşitlik mücadelesi güç kaybetti ve bu alandaki eşitsizlikler derinleşiyor. Bu paradoksu nasıl anlamalı? Eşitlik arzumuz adaletsizlikten rahatsız olmayacak kadar zayıfladı mı yoksa?
Florent Guénard eşitlik ile kurulan ruhsal ilişkinin karmaşık olduğunu gösteriyor. Yazara göre eşitlikçi toplumlarda eşitlik, hem bireyler arasındaki ilişkiyi yapılandırdığı hem de her bireyin kendini değerlendirmesi için bir kıstas oluşturduğu için başlı başına bir değer olarak benimseniyor. Modern ve eşitsiz toplumlarda ise bu tutku ortadan kalkmıyor ama kılık değiştiriyor: Herkes kendisi için eşitlik ister bir hale geliyor, çünkü modern hayatta onur duygumuz yaşam düzeyleriyle ilgili kıyaslamalardan etkileniyor. Maddi koşulların eşitsizliği özsaygımızı yaralayabiliyor. Kuşkusuz buna tepki olarak gelişen duyguların da bugünkü toplumsal isteklerimizi önemli ölçüde açıkladığı görülüyor. Gelirde ve mirasta eşitsizliğin azaltılması bugün artık sadece siyasi bir seçenek değil, tarihsel bir zorunluluk haline geldi.
YAZAR HAKKINDA: Yüksek Öğretmen Okulu (ENS) mezunu Fransız felsefeci. Ahlak, siyaset ve Aydınlanma felsefesi alanlarında çalışıyor. Jean-Jacques Rousseau üstüne yaptığı doktorasını 2000 yılında tamamladı. Lisede öğretmen, Collège de France, Nantes Üniversitesi ve ENS’te öğretim üyesi olarak görev yaptı. Şu anda Paris-Est Créteil Üniversitesi’nde profesör. Guénard’ın çalışmaları arasında şunlar yer alıyor: Rousseau et le travail de la convenance (Rousseau ve Uyum Çalışması, 2004) ve La démocratie universelle: Philosophie d’un modèle politique (Evrensel Demokrasi: Siyasi Bir Modelin Felsefesi, 2016).
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 156,22 | 156,22 |