Politika ve yaşam arasındaki ilişkiyi bilinç, özne ve temsiller yerine, öznelliklerin yapabilecekleriyle yeniden düşünebilir miyiz? Materyalizmi, hayatı açıklamak ve düzenlemek yerine dönüştürmeyi arzulayan kuvvetlerin bir gücü olarak yeniden olumlayabilir miyiz? Bu kaygılardan yola çıkan bu kitap, Marksizme yeni bir materyalist görüş açısı kazandıran Otonomist Marksist geleneği bir tarih yazımına girişmiyor. Bunun yerine, bu geleneği, tutuculuğa düşmesine engel olan kendi başlangıç öncülüne, yani emeğin kurucu öznelliğine duyduğu inanca sürekli geri götürerek okumayı öneriyor. Emeğin kuruculuğunun sermayeden otonomisinin gerçek temeli olarak bize öznelliği işaret ediyor.
Ama şimdi öznellik de özne ya da yapının değil, doğrudan gücün bir işlevidir. Öznellik, her şeyden önce eyleme gücünü üreten eylemdir. Emeğin öznelliğinin sermaye karşısındaki yıkıcılığı, kendi gücünü katlayarak olumlayabilmesinden gelir. Başka bir deyişle antogonizmanın olduğu her yerde kendi gücünü olumlamak isteyen öznellikler vardır. Böyle bir güçlü öznellik kavrayışı, emeğin kuruculuğunu da bütün tepkisel anlamlarından kurtarır. Mesele artık sadece “hayır” diyen ya da talep eden bir direniş değil, yaratıcı bir kuvvetin yapabileceklerinin sonuna kadar gitmesidir, yani eskisinden daha büyük bir gücü harekete geçirmesi, etkin olması, dönüştürmesi ve yaratırken farklılaşmasıdır. Artık emek sermayenin gücüne değil, sermaye emeğin gücüne verilmiş bir tepkidir.
Politika ve yaşam arasındaki ilişkiyi bilinç, özne ve temsiller yerine, öznelliklerin yapabilecekleriyle yeniden düşünebilir miyiz? Materyalizmi, hayatı açıklamak ve düzenlemek yerine dönüştürmeyi arzulayan kuvvetlerin bir gücü olarak yeniden olumlayabilir miyiz? Bu kaygılardan yola çıkan bu kitap, Marksizme yeni bir materyalist görüş açısı kazandıran Otonomist Marksist geleneği bir tarih yazımına girişmiyor. Bunun yerine, bu geleneği, tutuculuğa düşmesine engel olan kendi başlangıç öncülüne, yani emeğin kurucu öznelliğine duyduğu inanca sürekli geri götürerek okumayı öneriyor. Emeğin kuruculuğunun sermayeden otonomisinin gerçek temeli olarak bize öznelliği işaret ediyor.
Ama şimdi öznellik de özne ya da yapının değil, doğrudan gücün bir işlevidir. Öznellik, her şeyden önce eyleme gücünü üreten eylemdir. Emeğin öznelliğinin sermaye karşısındaki yıkıcılığı, kendi gücünü katlayarak olumlayabilmesinden gelir. Başka bir deyişle antogonizmanın olduğu her yerde kendi gücünü olumlamak isteyen öznellikler vardır. Böyle bir güçlü öznellik kavrayışı, emeğin kuruculuğunu da bütün tepkisel anlamlarından kurtarır. Mesele artık sadece “hayır” diyen ya da talep eden bir direniş değil, yaratıcı bir kuvvetin yapabileceklerinin sonuna kadar gitmesidir, yani eskisinden daha büyük bir gücü harekete geçirmesi, etkin olması, dönüştürmesi ve yaratırken farklılaşmasıdır. Artık emek sermayenin gücüne değil, sermaye emeğin gücüne verilmiş bir tepkidir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 392,00 | 392,00 |