“(…) Sınıfa girdim. Yine her zamanki gibi selamlaştık. Bizim meslekte oturmak yok bilirsin, hakkını vermelisin aldığın paranın. Dersi ayakta anlattım, gözüm hep sendeydi, beni dinledin. Mâsum bir vaziyetin vardı. Dersi tekrar anlatman için seni tahtaya kaldırdım. Bu sefer her zamankinden farklıydın. 'Kalkmak istemiyorum' dedin. Buna inanamadım küçüğüm! Sinirlendim, tekrar söyledim adını, 'Tahtaya kalk!' Gözlerin doldu ama kalkmadın. Ne acı ki, gururuma yenildim. Her şeyi anladığımı zanneden bir öğretmen bilirdim kendimi. Yokluktan üşüyen onurunu anlayamadım, hissedemedim. Kalktın, evet kalktın; gözlerinden düşen damlalarla yanıma geldin, gözlerime baktın. Israr etmesem konuşmayacaktın, biliyorum. Usulca yaklaştın, kulağıma fısıldadın. Hâlâ kulaklarımda o sözün: 'Öğretmenim! Ayakkabım yok, tırnaklarım taşlara çarpmaktan kanlar içinde, üstelik ayağımda çok kirli, görüyorsunuz. Bu vaziyetimi arkadaşlarımın görmesinden utanıyorum, o yüzden kalkmak istemedim…'
Bilir misin kurşun insanı bir sefer öldürür, ben o an binlerce kez öldüm.
Bütün arkadaşların baktı sana, sen o kadar onurluyken. Herkes gördü senin kanayan çıplak ayaklarını.
Kaynayan bir aşın varsa evde, 3-5 kuruş paran da varsa cebinde, kralı oluyorsun dünyanın. Gözlerine perde iniyor ansızın, gözlerin ya görmüyor fakirin hâlini, ya da görmek istemiyor insanlıktan bîhaber yüreğin. (…)”
“(…) Sınıfa girdim. Yine her zamanki gibi selamlaştık. Bizim meslekte oturmak yok bilirsin, hakkını vermelisin aldığın paranın. Dersi ayakta anlattım, gözüm hep sendeydi, beni dinledin. Mâsum bir vaziyetin vardı. Dersi tekrar anlatman için seni tahtaya kaldırdım. Bu sefer her zamankinden farklıydın. 'Kalkmak istemiyorum' dedin. Buna inanamadım küçüğüm! Sinirlendim, tekrar söyledim adını, 'Tahtaya kalk!' Gözlerin doldu ama kalkmadın. Ne acı ki, gururuma yenildim. Her şeyi anladığımı zanneden bir öğretmen bilirdim kendimi. Yokluktan üşüyen onurunu anlayamadım, hissedemedim. Kalktın, evet kalktın; gözlerinden düşen damlalarla yanıma geldin, gözlerime baktın. Israr etmesem konuşmayacaktın, biliyorum. Usulca yaklaştın, kulağıma fısıldadın. Hâlâ kulaklarımda o sözün: 'Öğretmenim! Ayakkabım yok, tırnaklarım taşlara çarpmaktan kanlar içinde, üstelik ayağımda çok kirli, görüyorsunuz. Bu vaziyetimi arkadaşlarımın görmesinden utanıyorum, o yüzden kalkmak istemedim…'
Bilir misin kurşun insanı bir sefer öldürür, ben o an binlerce kez öldüm.
Bütün arkadaşların baktı sana, sen o kadar onurluyken. Herkes gördü senin kanayan çıplak ayaklarını.
Kaynayan bir aşın varsa evde, 3-5 kuruş paran da varsa cebinde, kralı oluyorsun dünyanın. Gözlerine perde iniyor ansızın, gözlerin ya görmüyor fakirin hâlini, ya da görmek istemiyor insanlıktan bîhaber yüreğin. (…)”
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 104,00 | 104,00 |