“İçine saplandığımız batağın içinde her ikimizde dayanılamayacak kadar müthiş acılar çekiyoruz. Benim için artık çok geç. Benimle birlikte seninde bu batakta mahvolmanı istemiyorum. Seni bu batağın içerisine sürüklemiş olmama vicdanen müsterih değilim. Zaten fazlasıyla başına iş açıyorum. Var git Sinan ile mutlu ol. Senin mutlu olman için önünde daha şanslı zamanın vardır. Mutlu yuvanız, huzurlu yaşantınız, belki de çocuklarınız olacaktır. Beni zamanla unutursun.” diye, ısrarlı telkinlerde bulundu. “Kader hepimize çok kötü cilveler yaptı. En tatlı baharımızı bir daha geri gelemeyecek şekilde tarumar etti/bitirdi. Artık 26 yıllık önceki hayatımıza geri dönemeyiz. Kaybettiklerimizin hiç birisini geri getiremeyiz. Çocuklarımızı kayıp ettik. Hayatımızın en tatlı baharında sana karşı kocalık görevimi yapamadım. Talihsiz kaderimin yüzünden seninde hayatının kararmasına sebep oldum. Acaba o uğursuz, egoist zorba ağabeyin bedduaları mı tutmuştu? Hatırlar mısın, o egoist, kara cahil, zebani Dumrul ağabeyin mutluluğumuzu gölgelemek için en olmayacak terslikler çıkarmıştı. Talihsizliğimiz ta o zaman başlamıştı. Arkasından, uyuşturucu belasının beraberinde bugüne kadar taşıdığı zincirleme felaketler, bizi buraya kadar sürükledi. Sana hayatını yaşatamadım. Yedirip, içirtemedim. Giydirip, sevindiremedim. Sana acılar tattırmaktan öteye bir marifetim olmadı. Oysa benim senin için yapamadıklarımı, Sinan katbekat ziyadesiyle yaptı/yapıyor. Birlikte kaldığınız zaman içersinde, yiyip içmeden, hep senin mutluluğun için ömrünü tüketti. Kendisini sana köle yaptı. Sana hayatın zevkleri tattırmak için, en iyisini yedirdi, en iyisini giydirdi. Ben bunların hiç birisini sana vermedim/veremem de. Seni evinde barındırdı, hamiliğini yaptı. Sen ona layıksın. Eğer bu gün ayakta isen, onun sayesindedir. Senin üstünde, benden katbekat fazla onun hakkı vardır. Bu kırık hayatı bundan böyle onunla birlikte tamir etmeye çalış. Ondan zevk al, mutlu ol. Belki hâlen geç değil, belki çocuklarınız da olur, mutlu olursunuz. Kötü geçmişine çizgi çeker, yarım kalan hayatınızı yeniden yaşayabilirsiniz. Belki seni kıskanacağım, ama asla sana kahırlanmayacağım. Çünkü buna hakkım yok. Benden yana, sana bütün hakkımı helal ediyorum.”
“İçine saplandığımız batağın içinde her ikimizde dayanılamayacak kadar müthiş acılar çekiyoruz. Benim için artık çok geç. Benimle birlikte seninde bu batakta mahvolmanı istemiyorum. Seni bu batağın içerisine sürüklemiş olmama vicdanen müsterih değilim. Zaten fazlasıyla başına iş açıyorum. Var git Sinan ile mutlu ol. Senin mutlu olman için önünde daha şanslı zamanın vardır. Mutlu yuvanız, huzurlu yaşantınız, belki de çocuklarınız olacaktır. Beni zamanla unutursun.” diye, ısrarlı telkinlerde bulundu. “Kader hepimize çok kötü cilveler yaptı. En tatlı baharımızı bir daha geri gelemeyecek şekilde tarumar etti/bitirdi. Artık 26 yıllık önceki hayatımıza geri dönemeyiz. Kaybettiklerimizin hiç birisini geri getiremeyiz. Çocuklarımızı kayıp ettik. Hayatımızın en tatlı baharında sana karşı kocalık görevimi yapamadım. Talihsiz kaderimin yüzünden seninde hayatının kararmasına sebep oldum. Acaba o uğursuz, egoist zorba ağabeyin bedduaları mı tutmuştu? Hatırlar mısın, o egoist, kara cahil, zebani Dumrul ağabeyin mutluluğumuzu gölgelemek için en olmayacak terslikler çıkarmıştı. Talihsizliğimiz ta o zaman başlamıştı. Arkasından, uyuşturucu belasının beraberinde bugüne kadar taşıdığı zincirleme felaketler, bizi buraya kadar sürükledi. Sana hayatını yaşatamadım. Yedirip, içirtemedim. Giydirip, sevindiremedim. Sana acılar tattırmaktan öteye bir marifetim olmadı. Oysa benim senin için yapamadıklarımı, Sinan katbekat ziyadesiyle yaptı/yapıyor. Birlikte kaldığınız zaman içersinde, yiyip içmeden, hep senin mutluluğun için ömrünü tüketti. Kendisini sana köle yaptı. Sana hayatın zevkleri tattırmak için, en iyisini yedirdi, en iyisini giydirdi. Ben bunların hiç birisini sana vermedim/veremem de. Seni evinde barındırdı, hamiliğini yaptı. Sen ona layıksın. Eğer bu gün ayakta isen, onun sayesindedir. Senin üstünde, benden katbekat fazla onun hakkı vardır. Bu kırık hayatı bundan böyle onunla birlikte tamir etmeye çalış. Ondan zevk al, mutlu ol. Belki hâlen geç değil, belki çocuklarınız da olur, mutlu olursunuz. Kötü geçmişine çizgi çeker, yarım kalan hayatınızı yeniden yaşayabilirsiniz. Belki seni kıskanacağım, ama asla sana kahırlanmayacağım. Çünkü buna hakkım yok. Benden yana, sana bütün hakkımı helal ediyorum.”
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 41,66 | 41,66 |