Dil ve Şiir Osmanlıca-Türkçe Savaşı

Stok Kodu:
9789755536293
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
152
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015-06
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%30 indirimli
260,00TL
182,00TL
9789755536293
505589
Dil ve Şiir
Dil ve Şiir Osmanlıca-Türkçe Savaşı
182.00

“Türk dilini incelerken; insan zekâsının dilde başardığı büyük şaşırtıcılığı (tansığı-mucizeyi) görürüz.”

- Maks Müller

Türkçeyle bilim ve felsefe yapılamayacağını söylemenin iki temel nedeni vardır. Birincisi, diline ve kendine güvensizliğin getirdiği toplumsal aşağılık duygusu; ikincisi (ki daha da tehlikelisi) ‹slamcılığın etkisiyle toplumu Araplaştırma politikası. Bu özenti ve politika geçmişten beri süregelen bir durumdur. Arapça ve Farsça sözcükler olmaksızın Türkçenin kısır bir dil olduğu hep söylenegelmiştir.

“Türkçe neyimiz var? Bir dil ki en az üçte bir Arapça kelime kullanmadıkça adi bir maksadı (bile) ifade edemez; o dilde Arapça kelimeler kullanmaksızın fen terimleri aramak abestir”

- Yakup Kadri

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar “Türk dili dillerin en varsıllarındandır. Yeter ki bu dil, bilinçle işlensin” diyen M. Kemal'in Dil Devrimini açıklayan: “Dil Devrimi'nin amacı; Türk dilinin kısırlaştırılması değil, yenileştirilmesidir.” sözlerine karşın “Bilim yapmaya müsait dilimiz bir gecede yok oldu” diyerek Dil Devrimi'ni aşağılamaya kalkarlar. Türkçenin varsıl bir dil olduğu Türkçecilerin işkembeden uydurduğu bir şey değil, pek çok dilbilimcinin dilbilim ilkelerine göre saptadığı ortak bir görüş, bir gerçekliktir.

“İspanyolca âşıkların, İtalyanca türkülerin, Fransızca diplomatların, Almanca atların, İngilizce kazların dilidir”, der bir İspanyol atasözü. Belli ki İspanyol ataları bu sözü söylerken Türkçeyle tanışmamışlar. Türkçeyle tanışmış bir Batılının, Maks Müller'in görüşünden yola çıkarak bu atasözüne Türkçeyi eklemek de bize düşsün; “Türkçe zekânın dilidir”.

“Başka dile uymaz annenin sesi Her sözün ararsan vardır Türkçesi”

- Ziya Gökalp

“Türk dilini incelerken; insan zekâsının dilde başardığı büyük şaşırtıcılığı (tansığı-mucizeyi) görürüz.”

- Maks Müller

Türkçeyle bilim ve felsefe yapılamayacağını söylemenin iki temel nedeni vardır. Birincisi, diline ve kendine güvensizliğin getirdiği toplumsal aşağılık duygusu; ikincisi (ki daha da tehlikelisi) ‹slamcılığın etkisiyle toplumu Araplaştırma politikası. Bu özenti ve politika geçmişten beri süregelen bir durumdur. Arapça ve Farsça sözcükler olmaksızın Türkçenin kısır bir dil olduğu hep söylenegelmiştir.

“Türkçe neyimiz var? Bir dil ki en az üçte bir Arapça kelime kullanmadıkça adi bir maksadı (bile) ifade edemez; o dilde Arapça kelimeler kullanmaksızın fen terimleri aramak abestir”

- Yakup Kadri

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar “Türk dili dillerin en varsıllarındandır. Yeter ki bu dil, bilinçle işlensin” diyen M. Kemal'in Dil Devrimini açıklayan: “Dil Devrimi'nin amacı; Türk dilinin kısırlaştırılması değil, yenileştirilmesidir.” sözlerine karşın “Bilim yapmaya müsait dilimiz bir gecede yok oldu” diyerek Dil Devrimi'ni aşağılamaya kalkarlar. Türkçenin varsıl bir dil olduğu Türkçecilerin işkembeden uydurduğu bir şey değil, pek çok dilbilimcinin dilbilim ilkelerine göre saptadığı ortak bir görüş, bir gerçekliktir.

“İspanyolca âşıkların, İtalyanca türkülerin, Fransızca diplomatların, Almanca atların, İngilizce kazların dilidir”, der bir İspanyol atasözü. Belli ki İspanyol ataları bu sözü söylerken Türkçeyle tanışmamışlar. Türkçeyle tanışmış bir Batılının, Maks Müller'in görüşünden yola çıkarak bu atasözüne Türkçeyi eklemek de bize düşsün; “Türkçe zekânın dilidir”.

“Başka dile uymaz annenin sesi Her sözün ararsan vardır Türkçesi”

- Ziya Gökalp

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat