Dervişin Yolu 1 - Her Güne Bir Ayet

Stok Kodu:
9786052214916
Boyut:
12x18
Sayfa Sayısı:
400
Baskı:
6
Basım Tarihi:
2021-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
%37 indirimli
230,00TL
144,90TL
Tedarikçi Stoğu 11 Adet
9786052214916
367808
Dervişin Yolu 1 - Her Güne Bir Ayet
Dervişin Yolu 1 - Her Güne Bir Ayet
144.90

Hayır, ümit kesmedi Allah senden.

Ardın sıra bunca dil döküşünden anlasana...

Yanımdaki koltuğa oturur oturmaz yazmaya başladı. Yol boyunca başını kağıttan kaldırmadı. Altıncı kağıdı da önlü arkalı doldurdu ve nihayet durdu. Merakımı gidermek zorundaydım. Hafif yüzüne doğru dönüp “Epeydir kalemle mektup yazıldığını görmemiştim” dedim. Tebessüm etti. “Cezaevine yazıyorum!” dedi. “Eşim üç yıldır içeride…” “Allah kavuştursun!” demekle yetindim. “Eşime her gün mektup yazıyorum” diye ekledi. İnanamadım ama şüphe etmemin de anlamı yoktu. “Bir de şey…” diye devam etti, “bu sabah mektubum; bir de akşam yazacağım.” Samimi bir aşktan şüphe etmenin mahcubiyetiyle yol boyu tek satırına odaklandığım Kur’ân’a döndüm. Uçağın alçalışa geçtiğini anons etti kaptan. Tanıştık; adı Yelda imiş. Gaziantep Havalimanı’na indik. Kapıların açılmasını beklerken sordum: “Sizi yormuyor mu, her gün her gün…” “Asla…” diye diklendi, “bunu en çok ben istiyorum, korkuma iyi geliyor.” “Korku?” “Eşimin benim ondan ümit kestiğimi sanmasından korkuyorum.” Kapı açıldı. Kur’ân’ı çantama koymak üzereydim ki, ben de elimde bir mektup tuttuğumu fark ettim. Kalkmak üzere olan Yelda Hanımı durdurdum. “Az önce söylediğinizi bir daha söyler misiniz?” dedim. Tekrarladı: “Benim en büyük korkum eşimin benim ondan ümit  kestiğimi sanması, yoksa o oradan çıkma ümidini kaybeder.” Elimdeki kalın 'mektub'u gösterdim ona. “Bugün bu mektubun bana niye yazıldığını anladım sayenizde…” dedim. “Nasıl yani?” diye bakan gözlerini görebiliyordum. “Dünyanın dert duvarları arasında ezilmiş, ağır günahların parmaklıkları ardında rehin alınmış bana bu mektubu gönderenin niyeti de aynı olmalı. “Benim en büyük endişem, benim senden ümit kestiğimi sanman…”

Hayır, ümit kesmedi Allah senden. Ardın sıra bunca dil döküşünden anlasana…

 

Hayır, ümit kesmedi Allah senden.

Ardın sıra bunca dil döküşünden anlasana...

Yanımdaki koltuğa oturur oturmaz yazmaya başladı. Yol boyunca başını kağıttan kaldırmadı. Altıncı kağıdı da önlü arkalı doldurdu ve nihayet durdu. Merakımı gidermek zorundaydım. Hafif yüzüne doğru dönüp “Epeydir kalemle mektup yazıldığını görmemiştim” dedim. Tebessüm etti. “Cezaevine yazıyorum!” dedi. “Eşim üç yıldır içeride…” “Allah kavuştursun!” demekle yetindim. “Eşime her gün mektup yazıyorum” diye ekledi. İnanamadım ama şüphe etmemin de anlamı yoktu. “Bir de şey…” diye devam etti, “bu sabah mektubum; bir de akşam yazacağım.” Samimi bir aşktan şüphe etmenin mahcubiyetiyle yol boyu tek satırına odaklandığım Kur’ân’a döndüm. Uçağın alçalışa geçtiğini anons etti kaptan. Tanıştık; adı Yelda imiş. Gaziantep Havalimanı’na indik. Kapıların açılmasını beklerken sordum: “Sizi yormuyor mu, her gün her gün…” “Asla…” diye diklendi, “bunu en çok ben istiyorum, korkuma iyi geliyor.” “Korku?” “Eşimin benim ondan ümit kestiğimi sanmasından korkuyorum.” Kapı açıldı. Kur’ân’ı çantama koymak üzereydim ki, ben de elimde bir mektup tuttuğumu fark ettim. Kalkmak üzere olan Yelda Hanımı durdurdum. “Az önce söylediğinizi bir daha söyler misiniz?” dedim. Tekrarladı: “Benim en büyük korkum eşimin benim ondan ümit  kestiğimi sanması, yoksa o oradan çıkma ümidini kaybeder.” Elimdeki kalın 'mektub'u gösterdim ona. “Bugün bu mektubun bana niye yazıldığını anladım sayenizde…” dedim. “Nasıl yani?” diye bakan gözlerini görebiliyordum. “Dünyanın dert duvarları arasında ezilmiş, ağır günahların parmaklıkları ardında rehin alınmış bana bu mektubu gönderenin niyeti de aynı olmalı. “Benim en büyük endişem, benim senden ümit kestiğimi sanman…”

Hayır, ümit kesmedi Allah senden. Ardın sıra bunca dil döküşünden anlasana…

 

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat