1938 de Dersim olaylarını canlı olarak görmüştüm, yaşım küçükte olsa bugün gibi hatırlıyorum.
Buna rağmen görüp, bildiklerim yeterli gelmiyordu nedenini hep öğrenmek istiyordum. O günküşartlarda bir ilçenin diğeriyle iletişimi yoktu o yüzden 1956 yılında memur olduktan sonra Pülümürve Elâzığ'da görev yaparken, bu feci olaylara maruz kalan yaşlı insanlarla konuşma şansınakavuştum. Olaydan önce 2884 sayılı Tunceli vilayeti kanununu okuyunca, bununla o elemolayların alt yapısının oluşturulduğunu anladım.Sanki ‘Tunceli' Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde değil de savaşarak kazanılmış bir toprakparçasıydı. Burada yaşayan insanların kültür ve soy bağlarından koparılarak ve asimile edilerekşiddet içeren, bir kişiye yetki kanunu olduğunu anlıyorum. Bu konu; her zaman belleğimikurcalamıştır.Ben din, dil, ırk, renk ayrımı yapmadan, insanca yaşanabileceğine inananlardanım. Tarihideğiştirmek ve çarpıtmakla, inkâr etmekle ya da insanları asimile etmekle yaşananlarıdeğiştiremeyiz. Gerçekleri bilmeli, onlardan ders çıkarmalı ve geleceğimizi ona göreşekillendirmeliyiz. Sizler o dönem için, ‘'mecburdu devlet bunları yapmaya'' diyebilirsiniz. Oysaben, devletin hepimizi kucaklaması gerektiğini, olayların kan dökülmeden ve halkı yerindenyurdundan uzaklara sürgün etmeden de çözebileceğini düşünenlerdenim. Çünkü güçlü devlet neşekilde olursa olsun vatandaşını kucaklayandır, sahip çıkandır. O yüzden, pek çok yakınımıkaybettiğim ve çok büyük acılara tanıklık ettiğim için o yaşananları kabul edemiyorum. Kiminyaptığına, nasıl ve neden yaptığına okuyarak, araştırarak kendiniz karar verin.Osmanlı döneminde kendisinden karşılayamayacağı vergiler istenen, kendi kültürüne göre bir
yaşam şekli benimsemiş, medeniyetten hep uzak kalmış bir bölgeden asi bir halktanbahsediyoruz. Cumhuriyet dönemine batı şehirleri kadar çabuk ayak uydurması tabi kibeklenemez. Şu anda bile Güneydoğu'da ağalık ve aşiret sistemi hala devam etmektedir veçözülememiştir. Tabidir ki vatanına ihanet edenler o dönemde de olmuştur. Bütün bir bölge halkınıbirkaç kişi için cezalandırmak hangi insanlığa sığar. Cumhuriyetin ilk yıllarında bu acılarınyaşanmasına rağmen ben ve çevrem Mustafa Kemal Atatürk'ü hep sevmişizdir.Hala çoğumuzun evinde Atatürk'ün resmi asılıdır.
1938 de Dersim olaylarını canlı olarak görmüştüm, yaşım küçükte olsa bugün gibi hatırlıyorum.
Buna rağmen görüp, bildiklerim yeterli gelmiyordu nedenini hep öğrenmek istiyordum. O günküşartlarda bir ilçenin diğeriyle iletişimi yoktu o yüzden 1956 yılında memur olduktan sonra Pülümürve Elâzığ'da görev yaparken, bu feci olaylara maruz kalan yaşlı insanlarla konuşma şansınakavuştum. Olaydan önce 2884 sayılı Tunceli vilayeti kanununu okuyunca, bununla o elemolayların alt yapısının oluşturulduğunu anladım.Sanki ‘Tunceli' Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde değil de savaşarak kazanılmış bir toprakparçasıydı. Burada yaşayan insanların kültür ve soy bağlarından koparılarak ve asimile edilerekşiddet içeren, bir kişiye yetki kanunu olduğunu anlıyorum. Bu konu; her zaman belleğimikurcalamıştır.Ben din, dil, ırk, renk ayrımı yapmadan, insanca yaşanabileceğine inananlardanım. Tarihideğiştirmek ve çarpıtmakla, inkâr etmekle ya da insanları asimile etmekle yaşananlarıdeğiştiremeyiz. Gerçekleri bilmeli, onlardan ders çıkarmalı ve geleceğimizi ona göreşekillendirmeliyiz. Sizler o dönem için, ‘'mecburdu devlet bunları yapmaya'' diyebilirsiniz. Oysaben, devletin hepimizi kucaklaması gerektiğini, olayların kan dökülmeden ve halkı yerindenyurdundan uzaklara sürgün etmeden de çözebileceğini düşünenlerdenim. Çünkü güçlü devlet neşekilde olursa olsun vatandaşını kucaklayandır, sahip çıkandır. O yüzden, pek çok yakınımıkaybettiğim ve çok büyük acılara tanıklık ettiğim için o yaşananları kabul edemiyorum. Kiminyaptığına, nasıl ve neden yaptığına okuyarak, araştırarak kendiniz karar verin.Osmanlı döneminde kendisinden karşılayamayacağı vergiler istenen, kendi kültürüne göre bir
yaşam şekli benimsemiş, medeniyetten hep uzak kalmış bir bölgeden asi bir halktanbahsediyoruz. Cumhuriyet dönemine batı şehirleri kadar çabuk ayak uydurması tabi kibeklenemez. Şu anda bile Güneydoğu'da ağalık ve aşiret sistemi hala devam etmektedir veçözülememiştir. Tabidir ki vatanına ihanet edenler o dönemde de olmuştur. Bütün bir bölge halkınıbirkaç kişi için cezalandırmak hangi insanlığa sığar. Cumhuriyetin ilk yıllarında bu acılarınyaşanmasına rağmen ben ve çevrem Mustafa Kemal Atatürk'ü hep sevmişizdir.Hala çoğumuzun evinde Atatürk'ün resmi asılıdır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 70,11 | 70,11 |