Türkiye’de yıllardır tartışılan fakat üzerinde ciddi olarak ittifak edilemeyen konulardan bir tanesi de ‘derin devlet meselesidir. Tarih boyunca kurulan, yıkılan fakat bir süre sonra yeniden kurulan ve asırlarca devam eden Müslüman Türk Devletlerinin bazı sebeplerden dolayı yıkılmalarına rağmen nasıl olur ki yeniden toparlanıp yeni bir devlet kurabilmiş ve hizmetlerine devam edebilmiştir?
Bu hususu tesadüflerle anlatmak mümkün değildir. Düşünsenize; bin üç yüz yıl boyunca yıkılan ve yeniden kurulan devletler olacak ve toplumların bu değerleri yeni kurulan toplamlarda devam edecek ve aynı değerler bu güne kadar taşınmış olacak. Bu nasıl olabilir? Çünkü kurulan devletlerin yönetiminin yaptığı hizmetlerin dışında tamamen bağımsız, yönetim-den uzak, toplumla iç içe ve toplumu motive eden, diri tutan, hazır kılan müesseseler olmalı ki; bunların hizmetleri sayesinde devlet yönetimleri yıkılmalarına rağmen toplum moralini ve diriliğini muhafaza edebilecek ve yeniden toparlanıp yeni bir devlet kurabilecek?
Kitabı hazırlarken bütün araştırmalarımızda şunu gördük; kurulan ve yıkılan bütün Müslüman Türk Devletlerinde medreselere (bilgiye) çok önem verilmiş, tasavvuf büyüklerine gerekli hürmet gösterilmiş ve onlardan toplumu bir arada tutmak, iyi vatandaş yetiştirmek hususunda yardım görmüşlerdir.
Asırlar boyu kurulan bu devletlerde devlet yönetimi üstünde ve halkı eğiten, geleceğe taşıyan, değerleri yeni nesillere aktaran bu büyükler veya müesseseler olmuştur. Devlet yöneticilerine nasihat eden, onlarla fazla haşir neşir olmayan ve gerektiğinde uyaran, Devlet yönetimleri yıkılsa bile yetişmiş, hazır, değerleriyle yoğrulmuş toplum bir yeni devleti bunlar sayesinde kurabilmiştir.
Diğer taraftan siyasetten uzak oldukları, bulaşmadıkları, karışmadıkları için, sadece insanları yetiştirmekle uğraştıkları için, herhangi bir makam rütbe dünyalık hesabı olmadıkları için, zamanın yetkilerine nasihat edebilmişler onları irşat etmişler ve yanlışlarını söyleyebilmişlerdir. Tarih boyunca kurulan Müslüman Türk devletlerinde bu örneklerin hepsi vardır. Bu büyükler (müessese) organize olmuş değillerdir.
Onlar sadece İslam’ın emrettiği:” emr-i bil ma’ruf, nehyi enil munker” yani (iyiliği emretmek ve kötülüklerden alıkoymak) vazifesini hakkıyla yapmışlardır.
Derin DEVLET yok fakat derin TOPLUM var. Bunlar “Gerçek Ak Saçlılar” dır.
Türkiye’de yıllardır tartışılan fakat üzerinde ciddi olarak ittifak edilemeyen konulardan bir tanesi de ‘derin devlet meselesidir. Tarih boyunca kurulan, yıkılan fakat bir süre sonra yeniden kurulan ve asırlarca devam eden Müslüman Türk Devletlerinin bazı sebeplerden dolayı yıkılmalarına rağmen nasıl olur ki yeniden toparlanıp yeni bir devlet kurabilmiş ve hizmetlerine devam edebilmiştir?
Bu hususu tesadüflerle anlatmak mümkün değildir. Düşünsenize; bin üç yüz yıl boyunca yıkılan ve yeniden kurulan devletler olacak ve toplumların bu değerleri yeni kurulan toplamlarda devam edecek ve aynı değerler bu güne kadar taşınmış olacak. Bu nasıl olabilir? Çünkü kurulan devletlerin yönetiminin yaptığı hizmetlerin dışında tamamen bağımsız, yönetim-den uzak, toplumla iç içe ve toplumu motive eden, diri tutan, hazır kılan müesseseler olmalı ki; bunların hizmetleri sayesinde devlet yönetimleri yıkılmalarına rağmen toplum moralini ve diriliğini muhafaza edebilecek ve yeniden toparlanıp yeni bir devlet kurabilecek?
Kitabı hazırlarken bütün araştırmalarımızda şunu gördük; kurulan ve yıkılan bütün Müslüman Türk Devletlerinde medreselere (bilgiye) çok önem verilmiş, tasavvuf büyüklerine gerekli hürmet gösterilmiş ve onlardan toplumu bir arada tutmak, iyi vatandaş yetiştirmek hususunda yardım görmüşlerdir.
Asırlar boyu kurulan bu devletlerde devlet yönetimi üstünde ve halkı eğiten, geleceğe taşıyan, değerleri yeni nesillere aktaran bu büyükler veya müesseseler olmuştur. Devlet yöneticilerine nasihat eden, onlarla fazla haşir neşir olmayan ve gerektiğinde uyaran, Devlet yönetimleri yıkılsa bile yetişmiş, hazır, değerleriyle yoğrulmuş toplum bir yeni devleti bunlar sayesinde kurabilmiştir.
Diğer taraftan siyasetten uzak oldukları, bulaşmadıkları, karışmadıkları için, sadece insanları yetiştirmekle uğraştıkları için, herhangi bir makam rütbe dünyalık hesabı olmadıkları için, zamanın yetkilerine nasihat edebilmişler onları irşat etmişler ve yanlışlarını söyleyebilmişlerdir. Tarih boyunca kurulan Müslüman Türk devletlerinde bu örneklerin hepsi vardır. Bu büyükler (müessese) organize olmuş değillerdir.
Onlar sadece İslam’ın emrettiği:” emr-i bil ma’ruf, nehyi enil munker” yani (iyiliği emretmek ve kötülüklerden alıkoymak) vazifesini hakkıyla yapmışlardır.
Derin DEVLET yok fakat derin TOPLUM var. Bunlar “Gerçek Ak Saçlılar” dır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 93,00 | 93,00 |