Demeyin Anama, İçerdeyim

Stok Kodu:
9789750521973
Boyut:
13x20
Sayfa Sayısı:
256
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-06
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%27 indirimli
8,00TL
5,84TL
9789750521973
643256
Demeyin Anama, İçerdeyim
Demeyin Anama, İçerdeyim
5.84

“‘İçeride' büyüdüm. Denilebilir ki, kişiliğim de ‘içeride' şekillendi. Ama ben hiçbir zaman ‘içeriye' alışmadım, ‘içeride' olmayı benimsemedim. ‘İçerisini' hep insan olmanın doğasına aykırı buldum. (...) ‘İçeride' sayısız arkadaşım oldu. Her biri için cezaevi, kuşkusuz hayatlarında silinmez etkiler yaratan önemli bir deneyim idi. Bu arkadaşlarımın içerisinden ünlü-ünsüz gazeteciler, yazarlar, politikacılar da çıktı, işadamları veya mafyatik tipler de. Siyasetle, taraftarı oldukları örgütlerle ilişkilerini sürdürenler de oldu; sorulduğunda ‘ben o defterleri çoktan kapattım,' diyenler de. Mahpus yatmışlığını adeta insanların başına kakanlar, bunu kendilerini yaşatmak için bir tür ‘sermaye' olarak kullananlar da oldu; sadece yüreklerinde yaşattıkları bir acı tecrübe olarak hatırlayanlar ve lafını etmekten pek
hoşlanmayanlar da.”

Tecrübeli bir mahpus, Cafer Solgun, yirmi yıla yakın süren hapishane deneyiminin aralıklarla 1978'den 1987'ye uzanan ilk faslını anlatıyor. Sinop, Davutpaşa, Metris, Sağmalcılar... 12 Eylül darbesinin “içeriden” görünüşü... Hapishanelerde ilk “özel tip hücre” uygulaması, açlık grevleri, ölüm oruçları... Direniş...

Hem olağanüstü günleri hem olağan rutini ve ilişkileri ile hapishanedeki hayat... Zulmün ve direnişin gündelik yordamları. Racon ve “iç” hukuk... Cafer Solgun, sadece “içerideki” hayatı anlatmakla kalmıyor, bizi Türkiye'nin yakın geçmişiyle yüzleşmeye davet ediyor. “Hayat akıyordu ve mahpushanelerinde Türkiye'nin, varlıkları ülkülerine karışmış hasretler birikiyordu...”

“‘İçeride' büyüdüm. Denilebilir ki, kişiliğim de ‘içeride' şekillendi. Ama ben hiçbir zaman ‘içeriye' alışmadım, ‘içeride' olmayı benimsemedim. ‘İçerisini' hep insan olmanın doğasına aykırı buldum. (...) ‘İçeride' sayısız arkadaşım oldu. Her biri için cezaevi, kuşkusuz hayatlarında silinmez etkiler yaratan önemli bir deneyim idi. Bu arkadaşlarımın içerisinden ünlü-ünsüz gazeteciler, yazarlar, politikacılar da çıktı, işadamları veya mafyatik tipler de. Siyasetle, taraftarı oldukları örgütlerle ilişkilerini sürdürenler de oldu; sorulduğunda ‘ben o defterleri çoktan kapattım,' diyenler de. Mahpus yatmışlığını adeta insanların başına kakanlar, bunu kendilerini yaşatmak için bir tür ‘sermaye' olarak kullananlar da oldu; sadece yüreklerinde yaşattıkları bir acı tecrübe olarak hatırlayanlar ve lafını etmekten pek
hoşlanmayanlar da.”

Tecrübeli bir mahpus, Cafer Solgun, yirmi yıla yakın süren hapishane deneyiminin aralıklarla 1978'den 1987'ye uzanan ilk faslını anlatıyor. Sinop, Davutpaşa, Metris, Sağmalcılar... 12 Eylül darbesinin “içeriden” görünüşü... Hapishanelerde ilk “özel tip hücre” uygulaması, açlık grevleri, ölüm oruçları... Direniş...

Hem olağanüstü günleri hem olağan rutini ve ilişkileri ile hapishanedeki hayat... Zulmün ve direnişin gündelik yordamları. Racon ve “iç” hukuk... Cafer Solgun, sadece “içerideki” hayatı anlatmakla kalmıyor, bizi Türkiye'nin yakın geçmişiyle yüzleşmeye davet ediyor. “Hayat akıyordu ve mahpushanelerinde Türkiye'nin, varlıkları ülkülerine karışmış hasretler birikiyordu...”

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 5,84    5,84   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat