(Çürük Kapı’da) iyi bir hikâyecilik yeteneğiyle karşı karşıyayız. Bir ilk kitap bu kadar yalın, kusurdan uzak, insancıl bir sevgiyle dolu, anlatımda bu kadar ilginç, konuşturup tipleştirmede bu kadar ustaca olabilir.
Rauf Mutluay, Varlık Yıllığı, 1979
Kemal Ateş, yerel olanın albenisine kaptırmıyor kendini. Dilin kendine özgü semantiğini önemsiyor ve ona bağlı kalıyor.
Ahmet Telli, Tiyatro, 1979
Gecekonduları oluşturan halkımızın bir kesitini, davranışları ve ruhsal durumlarıyla, bize Kemal Ateş’ten daha başarılı biçimde yansıtan öyküleri daha önce okumamıştım.
Mehmet Seyda, Aydınlık, 28 Temmuz 1980
Kemal Ateş’in bir dönemde büyük umutlarla köyünden kopup gelen insanların yaşamlarına olan tanıklığın 2000’li yılların Türkiye’sinin yazınında önemli bir yer tutacağını söyleyebiliriz. Köylerden kentlere akıp giden insanlar, o insanların ufalanan kimlikleri, yaşamlarını bekleyen tuzaklar, yitirilen umutlar, verilen kayıplar, aranılanın bulunamaması... bir yazarın aynasına nasıl dökülüyor görüyorsunuz. Kemal Ateş, öykülerini öylesine inandırıcı bir zemine oturtuyor ki kimi zaman o öykülerin kişilerinden biri oluyorsunuz, kimi zaman o kişileri çok iyi bildiğiniz Ankara’nın kimi semtlerinde aramayı istiyorsunuz. ... Ateş Türkçemizin usta bir yazarı. Öykülerini okuyun, Türkçenin onun öykülerinde bir çiçek bahçesine nasıl dönüştüğüne tanık olacaksınız.
Ahmet Özer, Cumhuriyet Kitap, 2 Eylül 1999
(Çürük Kapı’da) iyi bir hikâyecilik yeteneğiyle karşı karşıyayız. Bir ilk kitap bu kadar yalın, kusurdan uzak, insancıl bir sevgiyle dolu, anlatımda bu kadar ilginç, konuşturup tipleştirmede bu kadar ustaca olabilir.
Rauf Mutluay, Varlık Yıllığı, 1979
Kemal Ateş, yerel olanın albenisine kaptırmıyor kendini. Dilin kendine özgü semantiğini önemsiyor ve ona bağlı kalıyor.
Ahmet Telli, Tiyatro, 1979
Gecekonduları oluşturan halkımızın bir kesitini, davranışları ve ruhsal durumlarıyla, bize Kemal Ateş’ten daha başarılı biçimde yansıtan öyküleri daha önce okumamıştım.
Mehmet Seyda, Aydınlık, 28 Temmuz 1980
Kemal Ateş’in bir dönemde büyük umutlarla köyünden kopup gelen insanların yaşamlarına olan tanıklığın 2000’li yılların Türkiye’sinin yazınında önemli bir yer tutacağını söyleyebiliriz. Köylerden kentlere akıp giden insanlar, o insanların ufalanan kimlikleri, yaşamlarını bekleyen tuzaklar, yitirilen umutlar, verilen kayıplar, aranılanın bulunamaması... bir yazarın aynasına nasıl dökülüyor görüyorsunuz. Kemal Ateş, öykülerini öylesine inandırıcı bir zemine oturtuyor ki kimi zaman o öykülerin kişilerinden biri oluyorsunuz, kimi zaman o kişileri çok iyi bildiğiniz Ankara’nın kimi semtlerinde aramayı istiyorsunuz. ... Ateş Türkçemizin usta bir yazarı. Öykülerini okuyun, Türkçenin onun öykülerinde bir çiçek bahçesine nasıl dönüştüğüne tanık olacaksınız.
Ahmet Özer, Cumhuriyet Kitap, 2 Eylül 1999