Çalışmada şiddet izleğinin Türk romanının başlangıcından günümüze nasıl işlendiği üzerinde durulmuştur. Ancak esas yoğunlaştığımız yıllar 1980 ve 2000 arasıdır. Çünkü bu yirmi yıllık dönem, yeniçağa geçme sancılarının yaşandığı, hem bireysel yaşamlarda hem de kollektif manada şiddetin yıkıcılığının hissedildiği bir zaman dilimidir. Bu bağlamda milenyum çağı olarak anılan 2000’lerin öncesinde yaşanan siyasal ve kültürel kırılmaların da son aşamasıdır. “Romancının şiddete bakışı nedir?” sorusu esas çıkış noktamız olmuştur. Çünkü yazarın şiddet olgusuna bakışı, onun dünyayı okuma ve içinde yaşadığı dönemi, bireysel olarak karşılaştığı şiddeti algılama biçimiyle yakından ilişkilidir. Bir başka deyişle yazarlar, bu olguyu geldikleri sosyo-kültürel yapıya, politik görüşlerine, inanç dünyasına hatta geleceğe dair temennilerine bağlı olarak yorumlamıştırlar. Şiddetin, kurgudaki aksiyonu düşürmemek, okuyucunun ilgisini, canlı tutmak adına başvuralan bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle seksen ve doksanların iklimini gerçekçi olarak yansıtmak adına roman kişilerinin dilinden şiddet söylemlerine de başvurulmuştur. Fakat tarihteki şiddet olaylarını kurgulayan kimi yazarların romanı “edebi olma” gayesinden uzaklaşarak politik sahaya çekmeleri dikkatimizi çekmiştir. Böylece roman şiddet izleğini kurgulayan edebi eserden ziyade şiddetin aracısısı ya da şiddet aracı haline dönüşür.
Çalışmada şiddet izleğinin Türk romanının başlangıcından günümüze nasıl işlendiği üzerinde durulmuştur. Ancak esas yoğunlaştığımız yıllar 1980 ve 2000 arasıdır. Çünkü bu yirmi yıllık dönem, yeniçağa geçme sancılarının yaşandığı, hem bireysel yaşamlarda hem de kollektif manada şiddetin yıkıcılığının hissedildiği bir zaman dilimidir. Bu bağlamda milenyum çağı olarak anılan 2000’lerin öncesinde yaşanan siyasal ve kültürel kırılmaların da son aşamasıdır. “Romancının şiddete bakışı nedir?” sorusu esas çıkış noktamız olmuştur. Çünkü yazarın şiddet olgusuna bakışı, onun dünyayı okuma ve içinde yaşadığı dönemi, bireysel olarak karşılaştığı şiddeti algılama biçimiyle yakından ilişkilidir. Bir başka deyişle yazarlar, bu olguyu geldikleri sosyo-kültürel yapıya, politik görüşlerine, inanç dünyasına hatta geleceğe dair temennilerine bağlı olarak yorumlamıştırlar. Şiddetin, kurgudaki aksiyonu düşürmemek, okuyucunun ilgisini, canlı tutmak adına başvuralan bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle seksen ve doksanların iklimini gerçekçi olarak yansıtmak adına roman kişilerinin dilinden şiddet söylemlerine de başvurulmuştur. Fakat tarihteki şiddet olaylarını kurgulayan kimi yazarların romanı “edebi olma” gayesinden uzaklaşarak politik sahaya çekmeleri dikkatimizi çekmiştir. Böylece roman şiddet izleğini kurgulayan edebi eserden ziyade şiddetin aracısısı ya da şiddet aracı haline dönüşür.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 139,65 | 139,65 |