Kız ya da oğlan doğarız, kadın ya da erkek oluruz. Cinsiyet ayrımı toplumların farklı farklı yorumlara tabi tuttukları doğal bir veridir. Her yerde cinsiyet ayrımı vardır, ancak, çoğu zaman bu ayrım bir hiyerarşiye yol açar. Erkek kadına hükmeder, onu sadece kendisi insanlığı temsil ediyormuşçasına siler.
Sylviane Agacinski, bu ayrımın ayrımcılığa varan boyutlarını ele almakta ve "evrenselci" soylemlerin de bu tuzağa düştüklerini öne sürmektedir. Yazar, bu kitapta erkek modellerden kopmayı öne süren bir karmalık modeli sunmakta ve uzun bir süre feminizmi de belirleyen kadınlık utancından sıyrılmayı önermektedir. Yazar, kadınların özgürlükleriyle, "biyolojik kaderleri" arasında bir çelişki olmadığını, tersine anneliğin, öteki'ne ilişkin büyük bir sorumlluk deneyimi olduğunu söyler.
Siyasette kadınların ve erkeklerin meclislerde eşit sayıda temsilcilerini öngören tam denklik düşüncesi de bu kitabın ana eksenlerinden birini oluşturur. Soru şudur: Sayısal açıdan yarısı kadın, yarısı erkek olan toplumlarda, temsili demokrasilerin göstergesi olan meclislerde neden kadın yüzdesi çok düşüktür? Bundan kurtulmanın yolları neler olabilir? Cinsiyet ayrımı, kadınlık, haklar, özgürlük, demokrasi ve tam denklik üzerine cesur bir düşünce...
Kız ya da oğlan doğarız, kadın ya da erkek oluruz. Cinsiyet ayrımı toplumların farklı farklı yorumlara tabi tuttukları doğal bir veridir. Her yerde cinsiyet ayrımı vardır, ancak, çoğu zaman bu ayrım bir hiyerarşiye yol açar. Erkek kadına hükmeder, onu sadece kendisi insanlığı temsil ediyormuşçasına siler.
Sylviane Agacinski, bu ayrımın ayrımcılığa varan boyutlarını ele almakta ve "evrenselci" soylemlerin de bu tuzağa düştüklerini öne sürmektedir. Yazar, bu kitapta erkek modellerden kopmayı öne süren bir karmalık modeli sunmakta ve uzun bir süre feminizmi de belirleyen kadınlık utancından sıyrılmayı önermektedir. Yazar, kadınların özgürlükleriyle, "biyolojik kaderleri" arasında bir çelişki olmadığını, tersine anneliğin, öteki'ne ilişkin büyük bir sorumlluk deneyimi olduğunu söyler.
Siyasette kadınların ve erkeklerin meclislerde eşit sayıda temsilcilerini öngören tam denklik düşüncesi de bu kitabın ana eksenlerinden birini oluşturur. Soru şudur: Sayısal açıdan yarısı kadın, yarısı erkek olan toplumlarda, temsili demokrasilerin göstergesi olan meclislerde neden kadın yüzdesi çok düşüktür? Bundan kurtulmanın yolları neler olabilir? Cinsiyet ayrımı, kadınlık, haklar, özgürlük, demokrasi ve tam denklik üzerine cesur bir düşünce...
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 3,52 | 3,52 |