Hep söyleriz, Burası Türkiye.
Neden söyleriz?
Ya olmayacak bir şey olduğunda, ya mantıksız bir uygulama gördüğümüzde ya da, yani burada her şey olabilir, mümkündür manasında kullanırız bu sözü.
Aslında ben hiç sevmem bu sözü, çünkü diğer ülkelerde olmayacak şeyler, sanki memleketimiz de normal, meşru ve de mubah gibi söyleniyor... Sanki memleketimiz çiftlikmiş gibi izlenim yaratılıyor, böyle anlamlar geliyor bana.
Haluk Nafiz'e gelince, bir dönem siyasi arayış içine girmiş ve toplum analizini kendi gözlemleriyle gerçekleştirmiş. İşte bu tecrübelerinin ışığı altında siyasi, dini, ticari ve sosyal konularda yönetimsel yaklaşımları tespit ederek çıkış yollarını irdeliyor...
Mesela, saltanat haline getirilen belediyelerin sembolik yapıda kalmasını, görevlerinin ise başka kurumlar tarafından, siyaset karışmadan üstlenileceğini irdeliyor.
Aynı şekilde saltanat süren esnaf odaları, meslek kuruluşları ve de ticaret odalarının, kendi üyelerinin önünde engel teşkil ettiğini, bu gereksiz kuruluşların arkasına kanunları da alarak, bürokratik zorluklar ve zaman kaybı yarattığını anlatıyor. Çözümleri sunuyor.
Mühendis gözüyle yazılan ve edebi eser olma iddiasında olmayan bu gözlemlerin, her satırında derin anlamlar buldum. Sanki çok basit ve olağan gibi anlatılan olaylar, aslında düşünülmesi gereken çok güzel fikirlere doğru insanı yönlendiriyor.
Bence bu yazıların, gözlem yapan her kesimden insanlarla birlikte, irdelenmesinin yolu da açılacaktır, bugün olmaz ise, yarın mutlaka.
-Fatih Gündüz-
Hep söyleriz, Burası Türkiye.
Neden söyleriz?
Ya olmayacak bir şey olduğunda, ya mantıksız bir uygulama gördüğümüzde ya da, yani burada her şey olabilir, mümkündür manasında kullanırız bu sözü.
Aslında ben hiç sevmem bu sözü, çünkü diğer ülkelerde olmayacak şeyler, sanki memleketimiz de normal, meşru ve de mubah gibi söyleniyor... Sanki memleketimiz çiftlikmiş gibi izlenim yaratılıyor, böyle anlamlar geliyor bana.
Haluk Nafiz'e gelince, bir dönem siyasi arayış içine girmiş ve toplum analizini kendi gözlemleriyle gerçekleştirmiş. İşte bu tecrübelerinin ışığı altında siyasi, dini, ticari ve sosyal konularda yönetimsel yaklaşımları tespit ederek çıkış yollarını irdeliyor...
Mesela, saltanat haline getirilen belediyelerin sembolik yapıda kalmasını, görevlerinin ise başka kurumlar tarafından, siyaset karışmadan üstlenileceğini irdeliyor.
Aynı şekilde saltanat süren esnaf odaları, meslek kuruluşları ve de ticaret odalarının, kendi üyelerinin önünde engel teşkil ettiğini, bu gereksiz kuruluşların arkasına kanunları da alarak, bürokratik zorluklar ve zaman kaybı yarattığını anlatıyor. Çözümleri sunuyor.
Mühendis gözüyle yazılan ve edebi eser olma iddiasında olmayan bu gözlemlerin, her satırında derin anlamlar buldum. Sanki çok basit ve olağan gibi anlatılan olaylar, aslında düşünülmesi gereken çok güzel fikirlere doğru insanı yönlendiriyor.
Bence bu yazıların, gözlem yapan her kesimden insanlarla birlikte, irdelenmesinin yolu da açılacaktır, bugün olmaz ise, yarın mutlaka.
-Fatih Gündüz-
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 5,56 | 5,56 |