Bizans ve Müslüman Türk Anadolu’nun Doğuşu (1040-1130)

Stok Kodu:
9786056980787
Boyut:
16x21.5
Sayfa Sayısı:
464
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-06
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%27 indirimli
450,00TL
328,50TL
9786056980787
706827
Bizans ve Müslüman Türk Anadolu’nun Doğuşu (1040-1130)
Bizans ve Müslüman Türk Anadolu’nun Doğuşu (1040-1130)
328.50

Selçuklu Türklerinin Anadolu’ya gelişi, modern Türk ulusal kimlik söyleminin vazgeçilmez bir parçasını oluşturur. Diğer yandan, Batı’da Avrupalı ulusların oluşumu ve Yakın Doğu’nun dönüşümü ile ilgili tartışmalara Anadolu Türkleri nadiren dahil edilir. Türklerin Küçük Asya’ya nüfuzu, bir tarafta yerleşik gruplar ve göçebe gruplar, diğer tarafta farklı dinsel ve etnik topluluklar arasındaki bir çatışmanın sonucu olarak değerlendirilir. Bu kitapta iki temel argümanın yer aldığı alternatif bir anlatı öne sürülüyor. İlk olarak, Konstantinopolis ve Kahire, Anadolu topraklarının büyük bir kısmıyla Bizans-Müslüman sınır bölgeleri üzerindeki etkilerini kaybettiler; ikincisi, doğmakta olan Selçuklu Sultanlığı bölgesel bir güç olarak bunların yerini almada başarısız oldu. Bu dönemde hem Bizans Anadolu’sunda hem de İslam’ın kalbinin attığı bölgelerde yerel seçkinlerle bölgesel güçler siyasal otoriteyi ellerine geçirdikleri gibi, bitip tükenmeyen bir iktidar mücadelesine giriştiler. Söz konusu süreç içinde Türk savaşçı grupları; yaptıkları akınlar ve fetihler nedeniyle değil, önceden var olan toplumsal ağlara eklemlenmeleri sayesinde hızla önemli bir rol üstlendiler. İdari araçlarla yerel  kaynaklardan faydalanarak yerel hükümdarların ve tebalarının rızasını elde ettiler. Böylelikle, daha büyük bölgesel birimlere evrilecek olan beyliklerin nüvelerini oluşturdular. Dolayısıyla, değişimin itici gücünü Bizanslıların gerilemesi veya Türklerin zaferinde değil, bu iki âlem arasındaki başarılı etkileşimde aramak gerekir.

Selçuklu Türklerinin Anadolu’ya gelişi, modern Türk ulusal kimlik söyleminin vazgeçilmez bir parçasını oluşturur. Diğer yandan, Batı’da Avrupalı ulusların oluşumu ve Yakın Doğu’nun dönüşümü ile ilgili tartışmalara Anadolu Türkleri nadiren dahil edilir. Türklerin Küçük Asya’ya nüfuzu, bir tarafta yerleşik gruplar ve göçebe gruplar, diğer tarafta farklı dinsel ve etnik topluluklar arasındaki bir çatışmanın sonucu olarak değerlendirilir. Bu kitapta iki temel argümanın yer aldığı alternatif bir anlatı öne sürülüyor. İlk olarak, Konstantinopolis ve Kahire, Anadolu topraklarının büyük bir kısmıyla Bizans-Müslüman sınır bölgeleri üzerindeki etkilerini kaybettiler; ikincisi, doğmakta olan Selçuklu Sultanlığı bölgesel bir güç olarak bunların yerini almada başarısız oldu. Bu dönemde hem Bizans Anadolu’sunda hem de İslam’ın kalbinin attığı bölgelerde yerel seçkinlerle bölgesel güçler siyasal otoriteyi ellerine geçirdikleri gibi, bitip tükenmeyen bir iktidar mücadelesine giriştiler. Söz konusu süreç içinde Türk savaşçı grupları; yaptıkları akınlar ve fetihler nedeniyle değil, önceden var olan toplumsal ağlara eklemlenmeleri sayesinde hızla önemli bir rol üstlendiler. İdari araçlarla yerel  kaynaklardan faydalanarak yerel hükümdarların ve tebalarının rızasını elde ettiler. Böylelikle, daha büyük bölgesel birimlere evrilecek olan beyliklerin nüvelerini oluşturdular. Dolayısıyla, değişimin itici gücünü Bizanslıların gerilemesi veya Türklerin zaferinde değil, bu iki âlem arasındaki başarılı etkileşimde aramak gerekir.

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 328,50    328,50   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat