Bir Şarkıyı Dinlerken... Köyü, köy ile kentin kesiştiği, kentli olamayanın kente çarpıp kendi içine döndüğü yerleri, zamanları ve anları anlatan bu öykülerin şaşırtıcı bir canlılığı var. Hiç kurgulanmamış gibi doğal, kimse onları izlemiyormuş gibi kendi halinde yaşayan kahramanlar aslında hep tanıdığımız, bildiğimiz insanlar. Mahallemizden, köyümüzden, kente giden yollardan tanıdığımız bu insanlar her gün hayatımızın bir yerindeler. Kimileri de şairdir, şiirleriyle tanıyoruz. Onların bilmediğimiz yönlerinin, alın yazılarının, yorgun gülümsemelerinin ardındaki yarı karanlık, yarı hüzünlü, yer yer ironik, kimi zaman çaresiz ama hep umutlu yaşamları... Kemal Ateş o pırıl pırıl Türkçesini sanki bir meşale gibi, toplumun bu loş kesimlerine tutmuş, onları da kendi aydınlığına katmış ve bizi de toprağa en yakın olan bu insanların gündelik yaşamlarına ortak etmiş. Bir şarkıyı dinlerken... insan hemen her şeyi yapabilir.
Hayatını Türkçeye adamış bir yazarın hem dilsel çabalarının hem de yaşadığı topluma bakışının ortak bir ürünü olan bu öyküler toprak ve ekmek kokuyor.
“Ben, Bir Şarkıyı Dinlerken’le tanımıştım Ateş'i. PEN Yazarlar Derneğinin Orhan Kemal Öykü Ödülü seçici kurulundaydım... Özellikle bu adı taşıyan öyküsü öylesine hakiki bir öyküydü ki benim çarpıldığım gibi, sanıyorum seçici kurulun öteki üyeleri de çarpılmıştı.”
Feyza Hepçilingirler, Cumhuriyet Kitap
“Duru, sağlam bir Türkçeyle yazıyor. Duygusallığa düşmeden duyarlı olan, insanın gözüne sokmadan sosyolojik ve siyasal gözlemler yapabilen yetkin bir kalem.”
Türker Alkan, Radikal
“Kemal Ateş, Türkçemizin usta bir yazarı. Öykülerini okuyun, Türkçenin onun öykülerinde nasıl bir çiçek bahçesine dönüştüğüne tanık olacaksınız.”
Ahmet Özer, Cumhuriyet Kitap
Bir Şarkıyı Dinlerken... Köyü, köy ile kentin kesiştiği, kentli olamayanın kente çarpıp kendi içine döndüğü yerleri, zamanları ve anları anlatan bu öykülerin şaşırtıcı bir canlılığı var. Hiç kurgulanmamış gibi doğal, kimse onları izlemiyormuş gibi kendi halinde yaşayan kahramanlar aslında hep tanıdığımız, bildiğimiz insanlar. Mahallemizden, köyümüzden, kente giden yollardan tanıdığımız bu insanlar her gün hayatımızın bir yerindeler. Kimileri de şairdir, şiirleriyle tanıyoruz. Onların bilmediğimiz yönlerinin, alın yazılarının, yorgun gülümsemelerinin ardındaki yarı karanlık, yarı hüzünlü, yer yer ironik, kimi zaman çaresiz ama hep umutlu yaşamları... Kemal Ateş o pırıl pırıl Türkçesini sanki bir meşale gibi, toplumun bu loş kesimlerine tutmuş, onları da kendi aydınlığına katmış ve bizi de toprağa en yakın olan bu insanların gündelik yaşamlarına ortak etmiş. Bir şarkıyı dinlerken... insan hemen her şeyi yapabilir.
Hayatını Türkçeye adamış bir yazarın hem dilsel çabalarının hem de yaşadığı topluma bakışının ortak bir ürünü olan bu öyküler toprak ve ekmek kokuyor.
“Ben, Bir Şarkıyı Dinlerken’le tanımıştım Ateş'i. PEN Yazarlar Derneğinin Orhan Kemal Öykü Ödülü seçici kurulundaydım... Özellikle bu adı taşıyan öyküsü öylesine hakiki bir öyküydü ki benim çarpıldığım gibi, sanıyorum seçici kurulun öteki üyeleri de çarpılmıştı.”
Feyza Hepçilingirler, Cumhuriyet Kitap
“Duru, sağlam bir Türkçeyle yazıyor. Duygusallığa düşmeden duyarlı olan, insanın gözüne sokmadan sosyolojik ve siyasal gözlemler yapabilen yetkin bir kalem.”
Türker Alkan, Radikal
“Kemal Ateş, Türkçemizin usta bir yazarı. Öykülerini okuyun, Türkçenin onun öykülerinde nasıl bir çiçek bahçesine dönüştüğüne tanık olacaksınız.”
Ahmet Özer, Cumhuriyet Kitap