Bir Sağır Zangoç

Stok Kodu:
9786052651940
Boyut:
13.5x21
Sayfa Sayısı:
120
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%30 indirimli
90,00TL
63,00TL
Tedarikçi Stoğu 86 Adet
9786052651940
741447
Bir Sağır Zangoç
Bir Sağır Zangoç
63.00

Soner Sert’in ikinci öykü toplamı: Bir Sağır Zangoç.

Araf, Ölüm ve Yaşam. Yazar, üç başlık altında topladığı öykülerinde, olağan görünen an parçalarının nasıl olağandışı yollara sapabileceğini, karakterlerin raydan çıkan hayatlarının –belki de en– kötü günlerine odaklanarak gösteriyor, kırılmaların altını kazıyor. Bu dönüşüm rüzgârına kapılan okurun zihnindeyse hep aynı soru peyda oluyor: İşler nasıl bu noktaya geldi?

“Allah’ın unuttuğu, kurdun kuşun belirli bir saatten sonra ses etmediği, sokak lambalarının bile yanıp yanmamakta tereddüt ettiği, ‘Boğulacaksan, büyük denizde boğul,’ deyip hep küçük denizde boğulanların işsizler kahvesine tünediği, kimsenin ne çok iyi ne çok kötü olduğu ama herkesin birbirine ahlak pazarladığı bu kasabada ortalık cırcırböceklerine kalmıştı. Ece, jandarma karakolunun izbe nezarethanesinde yarı açılmış ufak pencereden periyodik olarak gelen seslere kilitlenmiş, başına gelenleri düşünüyordu. Cırcırböceklerinin sesi kafasının içine içine vuruyordu. Cilası yeni yapılmış, üzerinde ‘İçişleri Bakanlığı’ yazan kırmızı beyaz boyalı bankta otururken, göğsünün daraldığını, nefesinin kesilir gibi olduğunu hissetti.”

Soner Sert’in ikinci öykü toplamı: Bir Sağır Zangoç.

Araf, Ölüm ve Yaşam. Yazar, üç başlık altında topladığı öykülerinde, olağan görünen an parçalarının nasıl olağandışı yollara sapabileceğini, karakterlerin raydan çıkan hayatlarının –belki de en– kötü günlerine odaklanarak gösteriyor, kırılmaların altını kazıyor. Bu dönüşüm rüzgârına kapılan okurun zihnindeyse hep aynı soru peyda oluyor: İşler nasıl bu noktaya geldi?

“Allah’ın unuttuğu, kurdun kuşun belirli bir saatten sonra ses etmediği, sokak lambalarının bile yanıp yanmamakta tereddüt ettiği, ‘Boğulacaksan, büyük denizde boğul,’ deyip hep küçük denizde boğulanların işsizler kahvesine tünediği, kimsenin ne çok iyi ne çok kötü olduğu ama herkesin birbirine ahlak pazarladığı bu kasabada ortalık cırcırböceklerine kalmıştı. Ece, jandarma karakolunun izbe nezarethanesinde yarı açılmış ufak pencereden periyodik olarak gelen seslere kilitlenmiş, başına gelenleri düşünüyordu. Cırcırböceklerinin sesi kafasının içine içine vuruyordu. Cilası yeni yapılmış, üzerinde ‘İçişleri Bakanlığı’ yazan kırmızı beyaz boyalı bankta otururken, göğsünün daraldığını, nefesinin kesilir gibi olduğunu hissetti.”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat