Bir bilimsel alanın özgünlüğü; bütünsel olarak, kavramları, kapsamı, diğer bilimlerle ilişkisi ve kendine özgü yöntemleri ile çerçevelenebilir. Bu açıdan bakıldığında bir bilim alanına ilişkin olarak yürütülecek temel ontolojik ve epistemolojik tartışmalar ve arayışlar, o alanın özgün bir bilim dalı oluşu sürecinin temel taşıdır. Bu tartışmalar birikimsel bir nitelik taşımakla beraber, ancak alanın hem kendine özgü yönlerini hem de diğer bilimler ile arasındaki ilişkileri -salt determinizmden uzak bir anlayışla- bütünsel bir değerlendirme süzgecinden geçirerek gerçekleşirse o alanın özgün kimliği ortaya konabilir.
Eğitim politikası alanı uzun yıllardır eğitim ve politikanın kesişiminde ve görece eğitim bilimlerinin ya da politikanın bir alt dalı olarak değerlendirile gelmiştir. Bu durum, eğitim politikasına ilişkin yapılan çalışmalarda, dönemsel olarak, politikanın eğitim üzerindeki belirleyici etkisini temel alma eğiliminin oluşmasına neden olmuştur. Eğitim politikasının baslı basına bir bilim dalı olarak ortaya konmasının gerekliliği de bu noktada ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede, kamucu bir anlayış ile eğitimin ve politikanın kesişiminde yer alan ideoloji, iktidar ilişkileri, üretim ilişkileri ve tüm bu alanların politik, toplumsal ve ekonomik ve bütüncül olarak bilimsel analizinin ortaya konması açısından eğitim politikasının ayrı bir bilim dalı olarak çerçevesinin çizilmesi gerekmektedir. İşte bu gereklilikle elinizdeki bu kitap Eğitim Politikası'nın bir bilim dalı olarak temellendirilmesi ve çerçevesinin çizilmesi tartışmalarına bir katkı niteliği taşımakta. Bu çerçevede bu çalışma, Eğitim Politikası bilimini, temel kavramları, kapsamı, diğer bilimlerle karşılıklı ilişkileri ve bilim yöntemi çerçevesinde değerlendirmeyi ve konuya ilişkin tartışmalara farklı bir alan açmayı hedefliyor. Tüm bu yönleriyle bize eğitim politikası alanını özgün olarak ele almayı ve alana ilişkin ontolojik ve epistemolojik tartışmaların yürütüleceği bir zemin sunuyor.
Bir bilimsel alanın özgünlüğü; bütünsel olarak, kavramları, kapsamı, diğer bilimlerle ilişkisi ve kendine özgü yöntemleri ile çerçevelenebilir. Bu açıdan bakıldığında bir bilim alanına ilişkin olarak yürütülecek temel ontolojik ve epistemolojik tartışmalar ve arayışlar, o alanın özgün bir bilim dalı oluşu sürecinin temel taşıdır. Bu tartışmalar birikimsel bir nitelik taşımakla beraber, ancak alanın hem kendine özgü yönlerini hem de diğer bilimler ile arasındaki ilişkileri -salt determinizmden uzak bir anlayışla- bütünsel bir değerlendirme süzgecinden geçirerek gerçekleşirse o alanın özgün kimliği ortaya konabilir.
Eğitim politikası alanı uzun yıllardır eğitim ve politikanın kesişiminde ve görece eğitim bilimlerinin ya da politikanın bir alt dalı olarak değerlendirile gelmiştir. Bu durum, eğitim politikasına ilişkin yapılan çalışmalarda, dönemsel olarak, politikanın eğitim üzerindeki belirleyici etkisini temel alma eğiliminin oluşmasına neden olmuştur. Eğitim politikasının baslı basına bir bilim dalı olarak ortaya konmasının gerekliliği de bu noktada ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede, kamucu bir anlayış ile eğitimin ve politikanın kesişiminde yer alan ideoloji, iktidar ilişkileri, üretim ilişkileri ve tüm bu alanların politik, toplumsal ve ekonomik ve bütüncül olarak bilimsel analizinin ortaya konması açısından eğitim politikasının ayrı bir bilim dalı olarak çerçevesinin çizilmesi gerekmektedir. İşte bu gereklilikle elinizdeki bu kitap Eğitim Politikası'nın bir bilim dalı olarak temellendirilmesi ve çerçevesinin çizilmesi tartışmalarına bir katkı niteliği taşımakta. Bu çerçevede bu çalışma, Eğitim Politikası bilimini, temel kavramları, kapsamı, diğer bilimlerle karşılıklı ilişkileri ve bilim yöntemi çerçevesinde değerlendirmeyi ve konuya ilişkin tartışmalara farklı bir alan açmayı hedefliyor. Tüm bu yönleriyle bize eğitim politikası alanını özgün olarak ele almayı ve alana ilişkin ontolojik ve epistemolojik tartışmaların yürütüleceği bir zemin sunuyor.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 115,60 | 115,60 |