Bir zamanlar bilim adamları beynin belli bölümlerinin diğerlerinde ayrı olarak çalıştığına inanırlardı ama yeni düşünceye göre bu bölümler çok daha esnek bir şekilde çalışabilirler ve beynimizin farklı bölümlerini yeni işlevler öğrenmek üzere eğitebiliriz.
Bütün gün, her gün, etrafımızı saran dünya bizi bilgi bombardımanına tutar. Beş duyumuz -görme, işitme, dokunma, koklama ve tatma- etrafımızdaki insan ve nesnelerin bizde yarattıkları duyumları alır ve beynimiz bunları işler. İşte sorun buradan kaynaklanmaktadır. Duyularımıza ne derece güvenebiliriz ki?
Filozof Rene Descartes duyularımızın bizi ne kadar aldatabileceğini fark etmiştir. Tekrarlanması son derece kolay bir deney geliştirmiştir. Farklı sıcaklıklarda suyu üç kaseye doldurun - biri buz gibi soğuk, diğeri ılıkça ve bir diğeri de elinizi ancak değebileceğiniz kadar sıcak. Her bir elinizi bir dakika kadar sıcak ve soğuk suya daldırın ve sonra ikisini birden ılık suya sokun.
O ılık suyun içindeki her iki elinizden de beyninize farklı bilgiler geliyor olacaktır; biri suyun sıcak olduğunu haber verirken, öteki serin olduğunu söyleyecektir. Hangisi doğru? Siz ne kadar suyun ılık olduğunu biliyor olsanız da, ellerinizden beyninize ulaşan bilgiler tersini söyleyecek, hem soğuk, hem de sıcak diyecektir. Onlar alıştıkları sıcaklığa göre beyine bilgi vereceklerdir. Bir şeyin örneğin olağandan fazla sıcak olduğunu fark etmek ve bedenin buna göre reaksiyon göstermesi çok normaldir ama beynimiz bunu daha da geliştirebilecek yeteneğe sahiptir.
Beynin bir fincan kahvenin sıcak olduğunu algılayabilmesi başka şeydir, ama sonra sanılar ve deneyimler devreye girer ve bu kahvenin içmeye kalktığınız da ağzınızı yakabileceği kararına varabilirsiniz.
Bir zamanlar bilim adamları beynin belli bölümlerinin diğerlerinde ayrı olarak çalıştığına inanırlardı ama yeni düşünceye göre bu bölümler çok daha esnek bir şekilde çalışabilirler ve beynimizin farklı bölümlerini yeni işlevler öğrenmek üzere eğitebiliriz.
Bütün gün, her gün, etrafımızı saran dünya bizi bilgi bombardımanına tutar. Beş duyumuz -görme, işitme, dokunma, koklama ve tatma- etrafımızdaki insan ve nesnelerin bizde yarattıkları duyumları alır ve beynimiz bunları işler. İşte sorun buradan kaynaklanmaktadır. Duyularımıza ne derece güvenebiliriz ki?
Filozof Rene Descartes duyularımızın bizi ne kadar aldatabileceğini fark etmiştir. Tekrarlanması son derece kolay bir deney geliştirmiştir. Farklı sıcaklıklarda suyu üç kaseye doldurun - biri buz gibi soğuk, diğeri ılıkça ve bir diğeri de elinizi ancak değebileceğiniz kadar sıcak. Her bir elinizi bir dakika kadar sıcak ve soğuk suya daldırın ve sonra ikisini birden ılık suya sokun.
O ılık suyun içindeki her iki elinizden de beyninize farklı bilgiler geliyor olacaktır; biri suyun sıcak olduğunu haber verirken, öteki serin olduğunu söyleyecektir. Hangisi doğru? Siz ne kadar suyun ılık olduğunu biliyor olsanız da, ellerinizden beyninize ulaşan bilgiler tersini söyleyecek, hem soğuk, hem de sıcak diyecektir. Onlar alıştıkları sıcaklığa göre beyine bilgi vereceklerdir. Bir şeyin örneğin olağandan fazla sıcak olduğunu fark etmek ve bedenin buna göre reaksiyon göstermesi çok normaldir ama beynimiz bunu daha da geliştirebilecek yeteneğe sahiptir.
Beynin bir fincan kahvenin sıcak olduğunu algılayabilmesi başka şeydir, ama sonra sanılar ve deneyimler devreye girer ve bu kahvenin içmeye kalktığınız da ağzınızı yakabileceği kararına varabilirsiniz.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 102,20 | 102,20 |