Mehmet Atilla Güler, rock müzik tarihimizin başta gelen isimlerinden Cem Karaca’yı muhalif ve politik kimliği ile inceliyor. Cem Karaca’nın da dahil olduğu öncüler, önce yabancı sözlü şarkılar yorumlayarak yola çıkmış, ardından buralı yeni bir rock türevini ortaya koymuştu: Anadolu Pop/Rock… Daha ortaya çıkan ilk kayıtlarda “toprak ağaları”yla bir meselenin olması bu türü doğal olarak muhalif kılmıştı. Cem Karaca ilk yükselişe geçtiği grubu Apaşlar’la “ipsizlerin” Mehmet ve dört köyün ağa kızı Zeyno’nun hikâyesini anlattığında bu tabii ki sadece bir aşk hikâyesi olmuyordu. Kısa süre sonra Cem Karaca, Apaşlar’la şöyle bir yol ayrımına geldi: “Sol majör mü yoksa sol devrim mi?” Bu araştırma ne majörlerden ne de devrimden vazgeçen Cem Karaca’yı anlatıyor.
Cem Karaca, 1960’ların ortasından itibaren dönemin sosyal ve politik gelişmelerinin de etkisiyle kendisine yeni bir hat çizerek uzun süre boyunca Türkiye’de “politik rock” denince akla gelen ilk isim oldu. Apaşlar, Kardaşlar, Moğollar, Dervişan ve Edirdahan gibi gruplarla çalıştı. Başlarda daha çok feodalite vurgusuna odaklanan Karaca, Dervişan döneminden itibaren Tamirci Çırağı başta olmak üzere yaptığı şarkılarla kentli sorunlara değinmeye başladı. Yine aynı döneme ait 1 Mayıs Marşı, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından Karaca’nın vatandaşlıktan çıkartılmasına neden olan süreci başlattı. Cem Karaca, “vatansız” pasaportu ile Almanya’da geçirdiği 1980-1987 döneminde Türkiye’de sistemli saldırılara maruz kaldı. 1987’de ülkeye dönüşünün ardındansa bir dönemi birlikte yaşadığı insanlar tarafından “döneklik” başta olmak üzere çok sayıda suçlamayla karşılaştı.
Bu kitapta, tüm bu yılların yanında, Cem Karaca’nın pek de bilinmeyen 1990’lı yıllarından 2004’te ölümüne kadar geçen süreç ve ölümünün ardından yapılan çalışmalar kapsamlı bir şekilde ele alınıyor.
Güven Erkin Erkal
Mehmet Atilla Güler, rock müzik tarihimizin başta gelen isimlerinden Cem Karaca’yı muhalif ve politik kimliği ile inceliyor. Cem Karaca’nın da dahil olduğu öncüler, önce yabancı sözlü şarkılar yorumlayarak yola çıkmış, ardından buralı yeni bir rock türevini ortaya koymuştu: Anadolu Pop/Rock… Daha ortaya çıkan ilk kayıtlarda “toprak ağaları”yla bir meselenin olması bu türü doğal olarak muhalif kılmıştı. Cem Karaca ilk yükselişe geçtiği grubu Apaşlar’la “ipsizlerin” Mehmet ve dört köyün ağa kızı Zeyno’nun hikâyesini anlattığında bu tabii ki sadece bir aşk hikâyesi olmuyordu. Kısa süre sonra Cem Karaca, Apaşlar’la şöyle bir yol ayrımına geldi: “Sol majör mü yoksa sol devrim mi?” Bu araştırma ne majörlerden ne de devrimden vazgeçen Cem Karaca’yı anlatıyor.
Cem Karaca, 1960’ların ortasından itibaren dönemin sosyal ve politik gelişmelerinin de etkisiyle kendisine yeni bir hat çizerek uzun süre boyunca Türkiye’de “politik rock” denince akla gelen ilk isim oldu. Apaşlar, Kardaşlar, Moğollar, Dervişan ve Edirdahan gibi gruplarla çalıştı. Başlarda daha çok feodalite vurgusuna odaklanan Karaca, Dervişan döneminden itibaren Tamirci Çırağı başta olmak üzere yaptığı şarkılarla kentli sorunlara değinmeye başladı. Yine aynı döneme ait 1 Mayıs Marşı, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından Karaca’nın vatandaşlıktan çıkartılmasına neden olan süreci başlattı. Cem Karaca, “vatansız” pasaportu ile Almanya’da geçirdiği 1980-1987 döneminde Türkiye’de sistemli saldırılara maruz kaldı. 1987’de ülkeye dönüşünün ardındansa bir dönemi birlikte yaşadığı insanlar tarafından “döneklik” başta olmak üzere çok sayıda suçlamayla karşılaştı.
Bu kitapta, tüm bu yılların yanında, Cem Karaca’nın pek de bilinmeyen 1990’lı yıllarından 2004’te ölümüne kadar geçen süreç ve ölümünün ardından yapılan çalışmalar kapsamlı bir şekilde ele alınıyor.
Güven Erkin Erkal
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 21,00 | 21,00 |