Finansal piyasalarda ve reel sektör piyasalarında yaşanan krizler beraberinde birçok ekonomik sorunu doğurmuş olup küreselleşmenin etkisiyle daha hızlı hissedilmiştir. ABD ekonomisinde yaşanan resesyon, Latin Amerika borç krizi, New York borsasının çöküşü akabinde Meksika, Asya, Rusya Arjantin ve Türkiye'de yaşanan krizler beraberinde birçok mali sorun doğurmuştur.
Bu olaylar akabinde uluslararası döviz ve bankacılık piyasalarında yaşanan ekonomik krizler ve serbest piyasa ekonomisi anlayışının ve sermayenin serbest dolaşımının dünya çapında yaygınlaşması gibi pek çok kriz yaşanmıştır. Olayların bu şekilde cereyan etmesi akabinde; finans piyasalar düzenleyici bir takım çözümler üretmek zorunda kalmıştır. Krizin doğrudan finansal piyasaları ilgilendirmesi sebebiyle sermaye yeterliliğine uluslararası düzeyde standartlar getirilmesi planlanmıştır. İlgili düzenlemeler BIS(Bank For International Settlements)–Uluslararası Ödemeler Bankası tarafınca yürütülmüş olup ilk defa G–10 (Belçika, İsveç, İsviçre, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Lüksemburg, Hollanda, İspanya, ABD) ülkelerinde uygulaması planlanan bir takım kriterler yayınlanmıştır. Basel I uzlaşısının riske yeteri kadar duyarlı olmaması, gelişen mali piyasalar, küreselleşmenin daha da hızlanması, teknolojik gelişmeler ve finansal enstrümanların karmaşıklaşması karşısında risklerin daha hassas biçimde ölçümünde yetersiz kalınması nedeniyle 2004 yılında Basel II kriterleri yayımlanmıştır.
Bu kriterler sermaye yeterliliği hesaplamasında kredi ve piyasa riskine ek olarak operasyonel riskler içinde sermaye ayırımına gidilmesine dikkat çekmiştir Basel 2 düzenlemesinde bu değişikliklerin yanında sermaye yeterliliğinin denetimi ve piyasa disiplini de eklenmiştir. Basel 2 uzlaşısında temel amaç, bankacılık sisteminin etkin olarak işleyişini, gözetlenmesini, denetlemesini ve bankalar arası rekabet ortamı sağlayarak riskler için daha az sermaye tutmaktır.
Bu amaç Türk bankalarında da yerini bulmalıdır. Özellikle Türk bankacılığı açısından, daha sağlam ve etkin bir bankacılık sistemi oluşturması, finansal istikrar için gerekli risk yönetim standartlarına erişilmesi açısından önem arz ettiğinden dolayı bu tarz bir çalışma tarafımızca yapılmıştır.
Finansal piyasalarda ve reel sektör piyasalarında yaşanan krizler beraberinde birçok ekonomik sorunu doğurmuş olup küreselleşmenin etkisiyle daha hızlı hissedilmiştir. ABD ekonomisinde yaşanan resesyon, Latin Amerika borç krizi, New York borsasının çöküşü akabinde Meksika, Asya, Rusya Arjantin ve Türkiye'de yaşanan krizler beraberinde birçok mali sorun doğurmuştur.
Bu olaylar akabinde uluslararası döviz ve bankacılık piyasalarında yaşanan ekonomik krizler ve serbest piyasa ekonomisi anlayışının ve sermayenin serbest dolaşımının dünya çapında yaygınlaşması gibi pek çok kriz yaşanmıştır. Olayların bu şekilde cereyan etmesi akabinde; finans piyasalar düzenleyici bir takım çözümler üretmek zorunda kalmıştır. Krizin doğrudan finansal piyasaları ilgilendirmesi sebebiyle sermaye yeterliliğine uluslararası düzeyde standartlar getirilmesi planlanmıştır. İlgili düzenlemeler BIS(Bank For International Settlements)–Uluslararası Ödemeler Bankası tarafınca yürütülmüş olup ilk defa G–10 (Belçika, İsveç, İsviçre, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Lüksemburg, Hollanda, İspanya, ABD) ülkelerinde uygulaması planlanan bir takım kriterler yayınlanmıştır. Basel I uzlaşısının riske yeteri kadar duyarlı olmaması, gelişen mali piyasalar, küreselleşmenin daha da hızlanması, teknolojik gelişmeler ve finansal enstrümanların karmaşıklaşması karşısında risklerin daha hassas biçimde ölçümünde yetersiz kalınması nedeniyle 2004 yılında Basel II kriterleri yayımlanmıştır.
Bu kriterler sermaye yeterliliği hesaplamasında kredi ve piyasa riskine ek olarak operasyonel riskler içinde sermaye ayırımına gidilmesine dikkat çekmiştir Basel 2 düzenlemesinde bu değişikliklerin yanında sermaye yeterliliğinin denetimi ve piyasa disiplini de eklenmiştir. Basel 2 uzlaşısında temel amaç, bankacılık sisteminin etkin olarak işleyişini, gözetlenmesini, denetlemesini ve bankalar arası rekabet ortamı sağlayarak riskler için daha az sermaye tutmaktır.
Bu amaç Türk bankalarında da yerini bulmalıdır. Özellikle Türk bankacılığı açısından, daha sağlam ve etkin bir bankacılık sistemi oluşturması, finansal istikrar için gerekli risk yönetim standartlarına erişilmesi açısından önem arz ettiğinden dolayı bu tarz bir çalışma tarafımızca yapılmıştır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 13,67 | 13,67 |