Fransız Devrimi'nin ardından birbirine benzer duygulara, dillere, dinlere, kültürel ve akrabalık bağlarına sahip toplulukların bir araya gelerek çok uluslu imparatorluklara, monarşilere ve devletlere karşı amansız bir mücadeleye başladıkları görülmüştür. Bu mücadelenin sarsıcı bir şekilde etkisini hissettirdiği bölgelerden birisi de Balkan topraklarıdır. Bölgede yer alan 24 farklı etnik yapının varlığı bu savı desteklemektedir.
Birinci Dünya Savaşı her ne kadar eldeki mevcut kaynakların yeniden paylaşılması esasıyla kurgulanmış olsa da savaşın 28 Haziran 1914'te başlamasına bir Sırp milliyetçisi olan “Princip” yol açmıştır. Savaş sonrasında kurulan Sırp-Hırvat-Sloven Krallığında ise Sırpların başat güç olma arzusu Hırvatları ve Slovenleri sisteme yabancılaştırmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında ise Hırvatların Ustaşa Birliklerinin Sırpların Çetnik Örgütüyle, Komünistlerin ise Partizanlarla giriştikleri mücadele oldukça dikkat çekicidir. Çoğu zaman bölge dışından başka bir düşman yerine aynı coğrafyayı paylaşan farklı etnik yapıların birbirleriyle çatışması, sahada milliyetçilik akımının ne derece etkili olabildiğini göstermektedir.
Balkan coğrafyasında Osmanlı İmparatorluğu'na karşı sistemli ilk mücadeleyi ise yine Sırplar'ın vermiş olduğu görülmektedir. Sırplar'ın egemenliği ele geçirme isteğinin ve yönetme arzularının nedenli güçlü olduğu yine eserimizde ortaya çıkarılmaktadır. Yakın tarihimizde ise Milliyetçilik akımları içinde en serti ve kanlısı Sırp milliyetçiliğinde tecessüm etmiştir. Ardı ardına Hırvat ve Boşnak topraklarında yaşanan savaşlar, uluslararası toplumun müdahalesi sonucu güçlükle durdurulabilmiş ve ancak Dayton Anlaşması ile Sırp milliyetçiliği bir nebze olsun dizginlenebilmiştir. Fakat bununla yetinmeyen Sırpların Kosova'yı da işgal etmeleri ve 1999'a kadar bu topraklarda ki işgallerini sürdürmeleri; Sırpların lider olma hırslarını ortaya koyması bakımından önemlidir.
Tüm bunların ötesinde, Balkan uluslarının milliyetçilik fikirleri karşısında verdiği mücadeleler, çok sayıda insanın yaşamını yitirdiği savaşlara yol açmıştır. Balkanlar'daki Sırp etnik milliyetçiliğinin geçmişten günümüze coğrafyayı ve tarihi şekillendiren önemli bir realite olduğu ve Balkanlar'da diplomasinin önündeki en büyük engeli teşkil ettiği aşikârdır
Fransız Devrimi'nin ardından birbirine benzer duygulara, dillere, dinlere, kültürel ve akrabalık bağlarına sahip toplulukların bir araya gelerek çok uluslu imparatorluklara, monarşilere ve devletlere karşı amansız bir mücadeleye başladıkları görülmüştür. Bu mücadelenin sarsıcı bir şekilde etkisini hissettirdiği bölgelerden birisi de Balkan topraklarıdır. Bölgede yer alan 24 farklı etnik yapının varlığı bu savı desteklemektedir.
Birinci Dünya Savaşı her ne kadar eldeki mevcut kaynakların yeniden paylaşılması esasıyla kurgulanmış olsa da savaşın 28 Haziran 1914'te başlamasına bir Sırp milliyetçisi olan “Princip” yol açmıştır. Savaş sonrasında kurulan Sırp-Hırvat-Sloven Krallığında ise Sırpların başat güç olma arzusu Hırvatları ve Slovenleri sisteme yabancılaştırmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında ise Hırvatların Ustaşa Birliklerinin Sırpların Çetnik Örgütüyle, Komünistlerin ise Partizanlarla giriştikleri mücadele oldukça dikkat çekicidir. Çoğu zaman bölge dışından başka bir düşman yerine aynı coğrafyayı paylaşan farklı etnik yapıların birbirleriyle çatışması, sahada milliyetçilik akımının ne derece etkili olabildiğini göstermektedir.
Balkan coğrafyasında Osmanlı İmparatorluğu'na karşı sistemli ilk mücadeleyi ise yine Sırplar'ın vermiş olduğu görülmektedir. Sırplar'ın egemenliği ele geçirme isteğinin ve yönetme arzularının nedenli güçlü olduğu yine eserimizde ortaya çıkarılmaktadır. Yakın tarihimizde ise Milliyetçilik akımları içinde en serti ve kanlısı Sırp milliyetçiliğinde tecessüm etmiştir. Ardı ardına Hırvat ve Boşnak topraklarında yaşanan savaşlar, uluslararası toplumun müdahalesi sonucu güçlükle durdurulabilmiş ve ancak Dayton Anlaşması ile Sırp milliyetçiliği bir nebze olsun dizginlenebilmiştir. Fakat bununla yetinmeyen Sırpların Kosova'yı da işgal etmeleri ve 1999'a kadar bu topraklarda ki işgallerini sürdürmeleri; Sırpların lider olma hırslarını ortaya koyması bakımından önemlidir.
Tüm bunların ötesinde, Balkan uluslarının milliyetçilik fikirleri karşısında verdiği mücadeleler, çok sayıda insanın yaşamını yitirdiği savaşlara yol açmıştır. Balkanlar'daki Sırp etnik milliyetçiliğinin geçmişten günümüze coğrafyayı ve tarihi şekillendiren önemli bir realite olduğu ve Balkanlar'da diplomasinin önündeki en büyük engeli teşkil ettiği aşikârdır
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 15,12 | 15,12 |