Erken modern Britanya’da kehanetlere, büyülere, hayaletlere ve perilere olan inanç yaygındı. Hem eğitimli hem de sıradan insanlar arasında ruhani bir dünyanın mutlak varlığı kabul görüyordu. Ancak on sekizinci yüzyılda bilimin ve rasyonalizmin yükselişiyle bu tür inanışlar yavaş yavaş ortadan kalktı. Geleneksel büyücülük ve sihir pratiğinin yerini bilimsel açıklamalar almaya başladı. Michael Hunter Büyünün Çöküşü’nde dönemin bilim ve düşünce akımlarının büyü inanışından nasıl etkilendiğini, dönemin ünlü bilim insanları ve düşünürlerinin büyüye ve doğaüstü olaylara bakış açılarını inceliyor.
Erken modern Britanya’da kehanetlere, büyülere, hayaletlere ve perilere olan inanç yaygındı. Hem eğitimli hem de sıradan insanlar arasında ruhani bir dünyanın mutlak varlığı kabul görüyordu. Ancak on sekizinci yüzyılda bilimin ve rasyonalizmin yükselişiyle bu tür inanışlar yavaş yavaş ortadan kalktı. Geleneksel büyücülük ve sihir pratiğinin yerini bilimsel açıklamalar almaya başladı. Michael Hunter Büyünün Çöküşü’nde dönemin bilim ve düşünce akımlarının büyü inanışından nasıl etkilendiğini, dönemin ünlü bilim insanları ve düşünürlerinin büyüye ve doğaüstü olaylara bakış açılarını inceliyor.