TARİHİN KIRILDIĞI ÜÇ GÜN...
Türkiye, geleceğinin belirsiz olduğu bir alacakaranlık kuşağına nasıl geldi? Batı’yı yakalayan bir ülke, nasıl oldu da yeniden ortaçağ karanlığına sürüklenmeye başladı?
Cumhuriyet, ilk olarak nasıl ve ne zaman kırıldı?
Harbiye ve Mülkiye, medreseye nasıl yenildi?
Bugün, her şey farklı olabilir miydi?
Türkiye’nin bugününü belirleyen dönüşüm, yakın tarihin kısa ve dramatik kader kesitine, o üç güne sığdırılabilir mi?
Sevim Kahraman elinizdeki belgesel romanında bunu başarıyor…
“Yön” hareketinin kurucu lideri, yaman entelektüel Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk, sosyalist hareketin tarihsel önderleri Mihri Belli, Hikmet Kıvılcımlı, devrimci-cumhuriyetçi askerler Cemal Madanoğlu, Celil Gürkan... Dönenler: Muhsin Batur, Faruk Gürler... Karşıdakiler: Cevdet Sunay, Memduh Tağmaç, Atıf Erçıkan ve diğerleri...
Devrimci gençlik hareketinin ve sosyalist mücadelenin parlayan yıldızları Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, bütün kuşakların efsane örgütü Dev-Genç ve meçhul kahramanlar. Tümünün hikâyemizde derin izleri var.
Avcıoğlu, Fransa’dan döndüğünde “Arkadaşlarım Çin’de, Vietnam’da devrim yaptılar. Ben de Türkiye’de devrim yapmaya geldim. Ya asılırım ya da başbakan olurum...” demişti.
Avcıoğlu ve kuşağı devrim yapamadı. Bütün bir kuşak kırıldı. Ancak o günlerden beri bu topraklar bir daha iflah olmadı. Olan Cumhuriyet’e oldu, gericilikle hesaplaşması yine yarım kaldı.
İşte elinizdeki kitap, Türkiye siyasi tarihinin, büyük ölçüde günümüzü de belirleyen belki de en önemli kırılma noktasının, 9 Mart 1971 ile 12 Mart 1971 arasındaki o kritik üç günün belgesel romanıdır.
Kimi isimler değiştirilse de bütün olaylar, kişiler ve diyaloglar gerçektir.
Elinizdeki kitap, siyasal ve belgesel romanın örneklerinden biridir.
TARİHİN KIRILDIĞI ÜÇ GÜN...
Türkiye, geleceğinin belirsiz olduğu bir alacakaranlık kuşağına nasıl geldi? Batı’yı yakalayan bir ülke, nasıl oldu da yeniden ortaçağ karanlığına sürüklenmeye başladı?
Cumhuriyet, ilk olarak nasıl ve ne zaman kırıldı?
Harbiye ve Mülkiye, medreseye nasıl yenildi?
Bugün, her şey farklı olabilir miydi?
Türkiye’nin bugününü belirleyen dönüşüm, yakın tarihin kısa ve dramatik kader kesitine, o üç güne sığdırılabilir mi?
Sevim Kahraman elinizdeki belgesel romanında bunu başarıyor…
“Yön” hareketinin kurucu lideri, yaman entelektüel Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk, sosyalist hareketin tarihsel önderleri Mihri Belli, Hikmet Kıvılcımlı, devrimci-cumhuriyetçi askerler Cemal Madanoğlu, Celil Gürkan... Dönenler: Muhsin Batur, Faruk Gürler... Karşıdakiler: Cevdet Sunay, Memduh Tağmaç, Atıf Erçıkan ve diğerleri...
Devrimci gençlik hareketinin ve sosyalist mücadelenin parlayan yıldızları Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, bütün kuşakların efsane örgütü Dev-Genç ve meçhul kahramanlar. Tümünün hikâyemizde derin izleri var.
Avcıoğlu, Fransa’dan döndüğünde “Arkadaşlarım Çin’de, Vietnam’da devrim yaptılar. Ben de Türkiye’de devrim yapmaya geldim. Ya asılırım ya da başbakan olurum...” demişti.
Avcıoğlu ve kuşağı devrim yapamadı. Bütün bir kuşak kırıldı. Ancak o günlerden beri bu topraklar bir daha iflah olmadı. Olan Cumhuriyet’e oldu, gericilikle hesaplaşması yine yarım kaldı.
İşte elinizdeki kitap, Türkiye siyasi tarihinin, büyük ölçüde günümüzü de belirleyen belki de en önemli kırılma noktasının, 9 Mart 1971 ile 12 Mart 1971 arasındaki o kritik üç günün belgesel romanıdır.
Kimi isimler değiştirilse de bütün olaylar, kişiler ve diyaloglar gerçektir.
Elinizdeki kitap, siyasal ve belgesel romanın örneklerinden biridir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 180,90 | 180,90 |