Taylan Özbay; özgün siyasal analizleri ve alışılmışın ötesindeki sıradan dışı sentezleriyle, yepyeni bir açılımın sesi olmakla kalmıyor ve aynı zamanda ekonomi/politik düşün dünyamızın yeni bir keşfi olmaya da aday gözüküyor.
Fikirlerini açıklarken hep evrensel ölçütlerin çerçevesinde kalma ve eleştirilerini hep bu kriterlerin ışığına taşıma becerisini de gösteriyor. Onun için değerlendirmeleri kalıcı ve sınır tanımaz bir nitelik arz ediyor.
İnsan, kürsüde konuşurken ya da klavyenin karşısına geçip yazarken, bazen taşkınlığını dizginleyemez, inandığı ve savunduğu idealleri izah ederken dolup taşar ve hiç de istemediği mecralara sürüklenir, olmadık tezlerin içine savrulur.
Olur böyle şeyler…
Ama dikkatle bakıyorum; hiç bu tür sapmalar görülmüyor onda. O, ne dediğini, ne söylemek istediğini bilen ve Kemalist düşüncenin bilimsel boyutlarının ne olduğunu iyi kavramış birisi.
Atatürk'ü, ne efsaneleştirip mit hâline getiriyor, ne O'na olmadık ululuklar bahşedip O'nu ikon hâline sokuyor, ne de tarihteki o akıl ve bilim dolu eşsiz yerinden alıp başka başka kaidelere oturtuyor.
Çok iyi yapıyor.
İşte bu yüzden;
Atatürkçülüğün iyi algılanıp doğru kavranmasındaki bütün bu övgü dolu çabalar, O'nu insanlığın gözünde gönül rahatlığıyla yerel olmaktan çıkarıp evrensel kılıyor.
Taylan Özbay'ın düşüncelerinin koordinatlarını öğrenince insan kendi kendine:
“İşte!” diyor. “Atatürkçülük hem böyle savunulur, hem de eğer bir gün lâzım olacaksa bu millete Kuvayımilliyecilik, o da işte böyle olur!
Taylan Özbay; özgün siyasal analizleri ve alışılmışın ötesindeki sıradan dışı sentezleriyle, yepyeni bir açılımın sesi olmakla kalmıyor ve aynı zamanda ekonomi/politik düşün dünyamızın yeni bir keşfi olmaya da aday gözüküyor.
Fikirlerini açıklarken hep evrensel ölçütlerin çerçevesinde kalma ve eleştirilerini hep bu kriterlerin ışığına taşıma becerisini de gösteriyor. Onun için değerlendirmeleri kalıcı ve sınır tanımaz bir nitelik arz ediyor.
İnsan, kürsüde konuşurken ya da klavyenin karşısına geçip yazarken, bazen taşkınlığını dizginleyemez, inandığı ve savunduğu idealleri izah ederken dolup taşar ve hiç de istemediği mecralara sürüklenir, olmadık tezlerin içine savrulur.
Olur böyle şeyler…
Ama dikkatle bakıyorum; hiç bu tür sapmalar görülmüyor onda. O, ne dediğini, ne söylemek istediğini bilen ve Kemalist düşüncenin bilimsel boyutlarının ne olduğunu iyi kavramış birisi.
Atatürk'ü, ne efsaneleştirip mit hâline getiriyor, ne O'na olmadık ululuklar bahşedip O'nu ikon hâline sokuyor, ne de tarihteki o akıl ve bilim dolu eşsiz yerinden alıp başka başka kaidelere oturtuyor.
Çok iyi yapıyor.
İşte bu yüzden;
Atatürkçülüğün iyi algılanıp doğru kavranmasındaki bütün bu övgü dolu çabalar, O'nu insanlığın gözünde gönül rahatlığıyla yerel olmaktan çıkarıp evrensel kılıyor.
Taylan Özbay'ın düşüncelerinin koordinatlarını öğrenince insan kendi kendine:
“İşte!” diyor. “Atatürkçülük hem böyle savunulur, hem de eğer bir gün lâzım olacaksa bu millete Kuvayımilliyecilik, o da işte böyle olur!
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 78,00 | 78,00 |