Dünyanın en stratejik ve en jeopolitik coğrafyası olan Troas bölgesi, yine dünyanın en önemli olaylarının yaşandığı ve çok değerli insanların yetiştiği bir bölgedir. "ilk Antikçağ Dünya Savaşı" olarak nitelenen Troia Savaşları, bu bölgede yaşanmış, Homeros'un İlyadasındaki mitolojik tanrılar, burada kozlarını paylaşmıştır. Önceleri bir mitolojik hikâye gibi nitelenen Troia Efsanesi, Manfred Morfmarim "Düş ve Gerçek Troia'* adlı kitabı, arkeolojik kazı tarihinin zaferini ilan etmiştir. Bunun yanında diğer bir Alman Arkeolog olan Eberhard Zenger, "Atlantis Troiadır" adlı kitabıyla bu bölgenin tarihine yeni bir boyut kazandırmıştır.
Söğüt'te kurulan Osmanlı Beyliğini devlet hâline getiren Şehzade Süleyman, Gelibolu'yu alarak imparatorluğun temelini burada atmıştır. Fatih Sultan Mehmet ise Midilli Adasını topraklarına katıp dönüş yolunda, gemisinin içinde Rumca yazılmış olan İlyada Destanını okuduktan sonra Troas bölgesini tam bir ay gezmiş, incelemiş ve sonunda Kilidülbahir Kalesini yaptırarak boğazın anahtarını eline geçirmiştir.
Çok gariptir, buna benzer bir gezintiyi yıllar sonra bir başka kitap kurdu. Mustafa Kemal, 1913 İkinci Balkan Savaşında kurmay subay olarak geldiği Bolayır'da çadırını kurduktan sonra tam on bir ay, dört gün Troas bölgesini gezmiş, hatta İskender'in Gronikos Savaşını yaptığı bölgeyi bile inceledikten sonra 1915 yılında 19. Tümen Komutanı olarak yaptığı savunma ile Türkiye Cumhuriyetinin temellerini burada hayata geçirmiştir.
Yine bu bölgenin havasını koklayıp ekmeğini yiyen büyük denizci ve coğrafya bilgini Piri Reis, bugün bile nasıl çizildiğine akıl sır erdirilemeyen ilk dünya haritası çizimleriyle tüm dünyayı kendisine hayran bırakmıştır. Ve yine buranın havasını koklayıp ekmeğini yiyen bir başka denizci ve sosyolog, "Vakıflar Kralı" unvanına layık Gazi Hasan Paşa inanılması güç hayat hikayesiyle bu bölgeye damgasını vurmuştur.
Bu tarihi roman, bu büyük insanın inanılmaz hayat hikâyesini, gelecek nesile aktarmak için kurgulanmıştır. Gelibolu'da doğduğu (Deniz Kıdemli Kurmay Albay Ali Rıza lşipek tarafından yazılan "Cezayirli Gazi Hasan Paşa" kitabının 69. sayfasında) belirtilen "Aslan Yürekli Hasan'ı, Tekirdağlı bir tüccar olan Hacı Osman Ağa sahiplenir. Onun ticaret gemisi artık küçük Hasanın bir hayat mektebi olacaktır. Dünyayı bu ticaret gemisi sayesinde tanır.
Yirmili yaşlarında, Yeniçeri Ocağı Yun 25. Bölüğüne kaydolarak Belgrat Kuşatmasına katılır. Mora ve Hisarcık savaşlarında gösterdiği kahramanlık ve pala bıyıklarıyla ünlenir. Tekirdağ'a dönüşte Hacı Osman Ağanın kızıyla evlenir.
Hacı Osman Ağanın ölümünden sonra istanbul'dan Akdeniz'e giden bir Cezayir gemisine Tekirdağ'dan biner. Bu biniş, onun hayatının dönüm noktası olur. Açık denizde üzerlerine gelen bir ispanyol gemisiyle çarpışmaları, onun hayatını tamamen değiştirir. Çünkü bu çarpışmada sadece Palabıyık Hasanın kaybolduğu görülür. Oysa Hasan, göz açıp kapayıncaya dek ispanyol gemisine geçmiş ve savaşçı sayısı fazla olmayan gemiyi ele geçirmişti. Tek başına kazanılan bu başarı, ününe "Cezayirli" lakabının katılmasına neden olmuştu.
Böylece Hasan Reis, Cezayir Dayısı olmuş ve Telemsan Beyliğine kadar yükselmiştir. Boş zamanlarında, ıssız çöllerde aslan avına çıkmış ve o meşhur "Aslan"ını yavru iken burada besleyerek büyütmeye başlamıştır. Cezayir Beylerbeyi'yle anlaşmazlığa düşünce bu kez Avrupa üzerinden tekrar İstanbul'a gelir.
Tecrübeli bir denizci olması nedeniyle Padişah III. Mustafa tarafından Şehbazı Bahri kalyonuna kaptan olarak atanır. Daha sonra Nehengi Bahri kalyonuna Patrona Hümayun olur. 1770 yılında Akdeniz Seferi'nde Kaputane-i Hümayun'dur. Rus Çariçesi Katerina'nın, Bahr-i Sefıd Boğazı Planı nedeniyle Akdeniz'e donanma göndermesi, Damla Suyu Muharebesi ve Çeşme'de donanmamızın yakılması ve ardından Limni Adasının işgal edilmesi, Gazi Hasan Paşayı kaptanı deryalık makamına hazırlayan basamaklar olmuştur.
III, Mustafa, I. Abdülhamit ve III. Selim gibi üç padişahın güvenini kazanan ve hatta "Atabek-i Saltanat" makamına layık görülen Gazi Hasan Paşa, belki de babasız büyümenin verdiği içgüdüyle Osmanlı halkına babalık yapmış, her yerde şahsi mallarını vakıf hâline getirerek halkın hizmetine sunmuştur. Bu hizmetleri ve insan sevgisiyle dolu bu sosyolog-kaptanın müthiş yaşantısını hayret ve ibretle takip edeceksiniz. Bu topraklara verilen değeri bir kat daha iyi anlamış olacaksınız. Ruhun şad olsun Gazi Hasan Paşa! Yaptıklarınla hâlen aramızda yaşıyorsun ve yaşamaya devam edeceksin.
Dünyanın en stratejik ve en jeopolitik coğrafyası olan Troas bölgesi, yine dünyanın en önemli olaylarının yaşandığı ve çok değerli insanların yetiştiği bir bölgedir. "ilk Antikçağ Dünya Savaşı" olarak nitelenen Troia Savaşları, bu bölgede yaşanmış, Homeros'un İlyadasındaki mitolojik tanrılar, burada kozlarını paylaşmıştır. Önceleri bir mitolojik hikâye gibi nitelenen Troia Efsanesi, Manfred Morfmarim "Düş ve Gerçek Troia'* adlı kitabı, arkeolojik kazı tarihinin zaferini ilan etmiştir. Bunun yanında diğer bir Alman Arkeolog olan Eberhard Zenger, "Atlantis Troiadır" adlı kitabıyla bu bölgenin tarihine yeni bir boyut kazandırmıştır.
Söğüt'te kurulan Osmanlı Beyliğini devlet hâline getiren Şehzade Süleyman, Gelibolu'yu alarak imparatorluğun temelini burada atmıştır. Fatih Sultan Mehmet ise Midilli Adasını topraklarına katıp dönüş yolunda, gemisinin içinde Rumca yazılmış olan İlyada Destanını okuduktan sonra Troas bölgesini tam bir ay gezmiş, incelemiş ve sonunda Kilidülbahir Kalesini yaptırarak boğazın anahtarını eline geçirmiştir.
Çok gariptir, buna benzer bir gezintiyi yıllar sonra bir başka kitap kurdu. Mustafa Kemal, 1913 İkinci Balkan Savaşında kurmay subay olarak geldiği Bolayır'da çadırını kurduktan sonra tam on bir ay, dört gün Troas bölgesini gezmiş, hatta İskender'in Gronikos Savaşını yaptığı bölgeyi bile inceledikten sonra 1915 yılında 19. Tümen Komutanı olarak yaptığı savunma ile Türkiye Cumhuriyetinin temellerini burada hayata geçirmiştir.
Yine bu bölgenin havasını koklayıp ekmeğini yiyen büyük denizci ve coğrafya bilgini Piri Reis, bugün bile nasıl çizildiğine akıl sır erdirilemeyen ilk dünya haritası çizimleriyle tüm dünyayı kendisine hayran bırakmıştır. Ve yine buranın havasını koklayıp ekmeğini yiyen bir başka denizci ve sosyolog, "Vakıflar Kralı" unvanına layık Gazi Hasan Paşa inanılması güç hayat hikayesiyle bu bölgeye damgasını vurmuştur.
Bu tarihi roman, bu büyük insanın inanılmaz hayat hikâyesini, gelecek nesile aktarmak için kurgulanmıştır. Gelibolu'da doğduğu (Deniz Kıdemli Kurmay Albay Ali Rıza lşipek tarafından yazılan "Cezayirli Gazi Hasan Paşa" kitabının 69. sayfasında) belirtilen "Aslan Yürekli Hasan'ı, Tekirdağlı bir tüccar olan Hacı Osman Ağa sahiplenir. Onun ticaret gemisi artık küçük Hasanın bir hayat mektebi olacaktır. Dünyayı bu ticaret gemisi sayesinde tanır.
Yirmili yaşlarında, Yeniçeri Ocağı Yun 25. Bölüğüne kaydolarak Belgrat Kuşatmasına katılır. Mora ve Hisarcık savaşlarında gösterdiği kahramanlık ve pala bıyıklarıyla ünlenir. Tekirdağ'a dönüşte Hacı Osman Ağanın kızıyla evlenir.
Hacı Osman Ağanın ölümünden sonra istanbul'dan Akdeniz'e giden bir Cezayir gemisine Tekirdağ'dan biner. Bu biniş, onun hayatının dönüm noktası olur. Açık denizde üzerlerine gelen bir ispanyol gemisiyle çarpışmaları, onun hayatını tamamen değiştirir. Çünkü bu çarpışmada sadece Palabıyık Hasanın kaybolduğu görülür. Oysa Hasan, göz açıp kapayıncaya dek ispanyol gemisine geçmiş ve savaşçı sayısı fazla olmayan gemiyi ele geçirmişti. Tek başına kazanılan bu başarı, ününe "Cezayirli" lakabının katılmasına neden olmuştu.
Böylece Hasan Reis, Cezayir Dayısı olmuş ve Telemsan Beyliğine kadar yükselmiştir. Boş zamanlarında, ıssız çöllerde aslan avına çıkmış ve o meşhur "Aslan"ını yavru iken burada besleyerek büyütmeye başlamıştır. Cezayir Beylerbeyi'yle anlaşmazlığa düşünce bu kez Avrupa üzerinden tekrar İstanbul'a gelir.
Tecrübeli bir denizci olması nedeniyle Padişah III. Mustafa tarafından Şehbazı Bahri kalyonuna kaptan olarak atanır. Daha sonra Nehengi Bahri kalyonuna Patrona Hümayun olur. 1770 yılında Akdeniz Seferi'nde Kaputane-i Hümayun'dur. Rus Çariçesi Katerina'nın, Bahr-i Sefıd Boğazı Planı nedeniyle Akdeniz'e donanma göndermesi, Damla Suyu Muharebesi ve Çeşme'de donanmamızın yakılması ve ardından Limni Adasının işgal edilmesi, Gazi Hasan Paşayı kaptanı deryalık makamına hazırlayan basamaklar olmuştur.
III, Mustafa, I. Abdülhamit ve III. Selim gibi üç padişahın güvenini kazanan ve hatta "Atabek-i Saltanat" makamına layık görülen Gazi Hasan Paşa, belki de babasız büyümenin verdiği içgüdüyle Osmanlı halkına babalık yapmış, her yerde şahsi mallarını vakıf hâline getirerek halkın hizmetine sunmuştur. Bu hizmetleri ve insan sevgisiyle dolu bu sosyolog-kaptanın müthiş yaşantısını hayret ve ibretle takip edeceksiniz. Bu topraklara verilen değeri bir kat daha iyi anlamış olacaksınız. Ruhun şad olsun Gazi Hasan Paşa! Yaptıklarınla hâlen aramızda yaşıyorsun ve yaşamaya devam edeceksin.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 182,00 | 182,00 |