Arzu Profesörü

Stok Kodu:
9786056979873
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
208
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-01
Çeviren:
Püren Özgören
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Kategori:
%33 indirimli
190,00TL
127,30TL
Taksitli fiyat: 1 x 127,30TL
Tedarikçi Stoğu 7 Adet
9786056979873
392443
Arzu Profesörü
Arzu Profesörü
127.30

“Herkesi öldüremezlerdi tabii,” diyor Bay Barbatnik. “Bunu biliyordum. Geride birileri kalmalıydı; tek bir kişi bile olsa. Ben de kendime, işte bu kişi ben olacağım, dedim. Beni yolladıkları kömür madeninde onlar için çalıştım. Polonyalılarla birlikte. Gençtim, güçlüydüm. Maden benimmiş, babamdan miras kalmış gibi çalıştım. Kendime, yapmak istediğim işin bu olduğunu söylüyordum. Bu işi çocuğum için yaptığımı söylüyordum. Sırf akşama kadar dayanabileyim, sağ kalabileyim diye, her gün kendime farklı bir şey söylüyordum. Ve bu şekilde sağ kaldım. Ansızın Ruslar dört bir yandan, hızla gelmeye başlayınca, Almanlar bizi toplayıp sabahın üçünde yola düzdüler. Günlerce, günlerce, günlerce yürüdük, sonunda günleri saymayı bıraktım. Bu böylece sürüp gitti, insanlar her yanda yere yığıldı; kendime yine, eğer tek bir kişi sağ kalacaksa, bu ben olacağım dedim. Ama artık bir şekilde anlamıştım: Gittiğimiz hedefe varsam bile, oraya vardığımızda, konvoydan geriye kalanları vuracaklarını anlamıştım. Bunun üzerine, Tanrı bilir nereye doğru, bir an durup dinlenmeksizin, haftalardır, haftalardır süren yürüyüşten kaçtım. Ormanda saklandım, geceleri ortaya çıktım, Alman çiftçiler beni doyurdu. Evet, doğru söylüyorum,” diyor, mum ışığında neredeyse bir kürek kadar geniş, bir kol demiri kadar da ağır görünen, iri eline bakarak; o elin içinde Claire’in kemikleri ve boğumları narin, ince, düzgün parmakları var. “Almanlar tek tek fena insanlar değiller. Ama üç Almanı bir odaya koydun mu, bu canım dünyaya veda edebilirsin.”

Philip Roth

“Herkesi öldüremezlerdi tabii,” diyor Bay Barbatnik. “Bunu biliyordum. Geride birileri kalmalıydı; tek bir kişi bile olsa. Ben de kendime, işte bu kişi ben olacağım, dedim. Beni yolladıkları kömür madeninde onlar için çalıştım. Polonyalılarla birlikte. Gençtim, güçlüydüm. Maden benimmiş, babamdan miras kalmış gibi çalıştım. Kendime, yapmak istediğim işin bu olduğunu söylüyordum. Bu işi çocuğum için yaptığımı söylüyordum. Sırf akşama kadar dayanabileyim, sağ kalabileyim diye, her gün kendime farklı bir şey söylüyordum. Ve bu şekilde sağ kaldım. Ansızın Ruslar dört bir yandan, hızla gelmeye başlayınca, Almanlar bizi toplayıp sabahın üçünde yola düzdüler. Günlerce, günlerce, günlerce yürüdük, sonunda günleri saymayı bıraktım. Bu böylece sürüp gitti, insanlar her yanda yere yığıldı; kendime yine, eğer tek bir kişi sağ kalacaksa, bu ben olacağım dedim. Ama artık bir şekilde anlamıştım: Gittiğimiz hedefe varsam bile, oraya vardığımızda, konvoydan geriye kalanları vuracaklarını anlamıştım. Bunun üzerine, Tanrı bilir nereye doğru, bir an durup dinlenmeksizin, haftalardır, haftalardır süren yürüyüşten kaçtım. Ormanda saklandım, geceleri ortaya çıktım, Alman çiftçiler beni doyurdu. Evet, doğru söylüyorum,” diyor, mum ışığında neredeyse bir kürek kadar geniş, bir kol demiri kadar da ağır görünen, iri eline bakarak; o elin içinde Claire’in kemikleri ve boğumları narin, ince, düzgün parmakları var. “Almanlar tek tek fena insanlar değiller. Ama üç Almanı bir odaya koydun mu, bu canım dünyaya veda edebilirsin.”

Philip Roth

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 127,30    127,30   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat