Bugün başlangıcı Yunanistan’a kadar geri götürülemeyen pek az bilim ya da sanat vardır. Homeros Batı Avrupa’daki edebiyatın temellerini atmış, Platon ise kendisini takip eden tüm filozoflara rehberlik etmiştir. Herodot ve Tukidides tarih ekolleri kurmuştur. Nereye dönsek Yunanistan’ın yol gösterdiğini anlıyoruz.
M. Ö. 460’larda doğan Hipokrat yalnızca büyük bir hekim olmayıp, yemini profesyonel bir adamın işini onun parasal kazancından daha önemli görmesi zorunluğunu ilk kez tanımlamıştır. Bugünün mühendis ve teknisyenleri bütün hesaplarını Yunanistan’ın el kararı yerine bilgi kararını koyan matematikçilerinin keşfettiği prensiplere göre yapmaktadır.
Bu bir hakikat olduğundan bize hepimizin klasik bir öğrenime ihtiyacı olduğu belli görünüyor. Şayet düşündüğümüz gibi Yunanlılar eski ve yeni dünyaları eğitmişse Homeros ile başlamalıyız, çünkü o Yunanistan’ın öğretmeniydi.
Birinci Kısım’da Truva Savaşını ve Yunanlıları ilk mücadelelerinde ayakta tutan kahramanları yazdık. Burada Homeros başlıca kaynağımızdır.
İkinci Kısım keyif verici Herodot Tarihi’nde anlatılan, Yunanlıların Salamis’teki zaferiyle zirveye varan Yunanlılarla Persler arasındaki büyük mücadeleyle biten Kadim dönemle ilgilidir. Aynı zamanda sanatlar ve bilimler de doğmakta ve yavaş yavaş tam güçlerine erişmekteydi. Mimaride Dor tarzının detayları nihayet sabitleşmiş ve İyon tarzı Efesus’ta olduğu gibi denenmekteydi; heykel ve çömlekçilik yeni ve zarif formlara ulaşmıştı.
Bütün bu faaliyet özellikle Parthenon ve Erekteum’un tamamlanmış Dor ve İyon tarzlarını teşhir ettiği, trajedi ve komedinin oluşup, zanaatçıların ürünlerinin geliştiği Atina’da Klasik dönemin şanına yol açtı.
Üçüncü Kısım Salamis’ten sonra Yunanlıların nasıl çalışmaya başlayıp iyi atılmış temeller üzerine o zamandan beri Klasik olarak kabul edilen bir medeniyet kurmalarının hikâyesiyle başlıyor; Tukidides’in Tarihi’ndeki Atina ile Sparta arasındaki mücadelenin ve Atinalıların Sicilya Seferinin başarısızlığının anlatımıyla bitiyor. Pelopones Savaşı denilen bu mücadele Yunan ırkının Atina ve Sparta’nın rakip liderleri olduğu iki büyük dalı, İyonlar ile Dorlar arasındaki anlaşmazlık ve kıskançlıklar nedeniyle çıkmıştır: gücünün artması nedeniyle Atina’ya karşı diğer Yunan şehir devletlerinin haset ve korkuları kaçınılmaz olarak askeri çatışmaya yol açmıştı. Hikâye ne trajiktir ki, askerler ve siyasetçiler Atina İmparatorluğunu yok ettikleri halde bu, sanatçıların yaptığı işlerin kaderinin yaşamak ve çağlar boyunca Yunanlıları meşhur kılmak olduğu gerçeğiyle telâfi edilmiştir.
Bugün başlangıcı Yunanistan’a kadar geri götürülemeyen pek az bilim ya da sanat vardır. Homeros Batı Avrupa’daki edebiyatın temellerini atmış, Platon ise kendisini takip eden tüm filozoflara rehberlik etmiştir. Herodot ve Tukidides tarih ekolleri kurmuştur. Nereye dönsek Yunanistan’ın yol gösterdiğini anlıyoruz.
M. Ö. 460’larda doğan Hipokrat yalnızca büyük bir hekim olmayıp, yemini profesyonel bir adamın işini onun parasal kazancından daha önemli görmesi zorunluğunu ilk kez tanımlamıştır. Bugünün mühendis ve teknisyenleri bütün hesaplarını Yunanistan’ın el kararı yerine bilgi kararını koyan matematikçilerinin keşfettiği prensiplere göre yapmaktadır.
Bu bir hakikat olduğundan bize hepimizin klasik bir öğrenime ihtiyacı olduğu belli görünüyor. Şayet düşündüğümüz gibi Yunanlılar eski ve yeni dünyaları eğitmişse Homeros ile başlamalıyız, çünkü o Yunanistan’ın öğretmeniydi.
Birinci Kısım’da Truva Savaşını ve Yunanlıları ilk mücadelelerinde ayakta tutan kahramanları yazdık. Burada Homeros başlıca kaynağımızdır.
İkinci Kısım keyif verici Herodot Tarihi’nde anlatılan, Yunanlıların Salamis’teki zaferiyle zirveye varan Yunanlılarla Persler arasındaki büyük mücadeleyle biten Kadim dönemle ilgilidir. Aynı zamanda sanatlar ve bilimler de doğmakta ve yavaş yavaş tam güçlerine erişmekteydi. Mimaride Dor tarzının detayları nihayet sabitleşmiş ve İyon tarzı Efesus’ta olduğu gibi denenmekteydi; heykel ve çömlekçilik yeni ve zarif formlara ulaşmıştı.
Bütün bu faaliyet özellikle Parthenon ve Erekteum’un tamamlanmış Dor ve İyon tarzlarını teşhir ettiği, trajedi ve komedinin oluşup, zanaatçıların ürünlerinin geliştiği Atina’da Klasik dönemin şanına yol açtı.
Üçüncü Kısım Salamis’ten sonra Yunanlıların nasıl çalışmaya başlayıp iyi atılmış temeller üzerine o zamandan beri Klasik olarak kabul edilen bir medeniyet kurmalarının hikâyesiyle başlıyor; Tukidides’in Tarihi’ndeki Atina ile Sparta arasındaki mücadelenin ve Atinalıların Sicilya Seferinin başarısızlığının anlatımıyla bitiyor. Pelopones Savaşı denilen bu mücadele Yunan ırkının Atina ve Sparta’nın rakip liderleri olduğu iki büyük dalı, İyonlar ile Dorlar arasındaki anlaşmazlık ve kıskançlıklar nedeniyle çıkmıştır: gücünün artması nedeniyle Atina’ya karşı diğer Yunan şehir devletlerinin haset ve korkuları kaçınılmaz olarak askeri çatışmaya yol açmıştı. Hikâye ne trajiktir ki, askerler ve siyasetçiler Atina İmparatorluğunu yok ettikleri halde bu, sanatçıların yaptığı işlerin kaderinin yaşamak ve çağlar boyunca Yunanlıları meşhur kılmak olduğu gerçeğiyle telâfi edilmiştir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 146,00 | 146,00 |