Ankebut "Örümcek Ağı"

“Her şey, Belde’nin tenha bir sokağında bulunan Mali Müşavir Selim Kankaya’nın bir kulağı kesik, bir gözü oyuk ve burnunun ucu kopuk cesediyle başladı. Belde Emniyeti Cinayet Şube’nin olay yeri ağlarıyla örülü cesetten elde ettikleri bulgular ve ipuçları, karanlık ve tehlikeli bir yapının çıkmaz sokaklarına tosladı.
Yol kenarında bulunup hastaneye kaldırılan ve hastane raporlarına, “İsimsiz Hasta” olarak geçen şahsın karanlık ve gizemli geçmişi, mezkur yapının mezkur mahallinde birleşti.
Bir yanda hafızası yitik İsimsiz Hasta, diğer yanda parçaları sökülmüş bir ceset…
TV programlarında boy gösteren bazı profesörler, Kur’an’ın tek kaynak olduğunu haykırmaya başladı; inşaa edilen bir camide sadece Kur’an’ın asıl kaynak olduğu söylenmeye başladı; başka bir TV programında biri, kendisinin Mehdi olduğunu iddia etmeye başladı ve bunların karşısında bir adam, sabit delilleriyle ve ikna edici duruşuyla dikildi.
Parçaları sökülmüş cesedin avuç içindeki şekil neyi temsil etmektedir? Aynı şeklin başkalarında da mevcut olması, ne anlama gelmektedir? ج (Cim) şeklinin manası nedir? Dak denilen şekil, dövme nedir? Ne anlama gelmektedir?
Bu kitapta;
Ebabil ile Ebrehe’nin,
Hak ile Batıl’ın,
Hakikat ile yanlışın,
İyi ile kötünün mücadelesini okuyacak ve gerçeklerden yola çıkan kitabın satır aralarında, belki bir tanıdığınıza, belki bilindik bir bilgiye veyahut belki de hiç bilmediğiniz şeylerle karşılaşacaksınız.
Bu kitapta anlatılan kişi ve kurumlar, olay ve durumlar, gerçeklerden yola çıkarak kurgusal bir zeminde hayal ürünü imgeleriyle süslenmiş; kanun gereği bazı isimler değiştirilmiş olup bazı olaylar da kurgulanarak kaleme alınmıştır. Kitap, baştan sona ütopik bir çerçevede yazılmıştır.”