Bu çalışma, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı’ndaki öğrenimim sonunda hazırladığım yüksek lisans tezimin kitap haline getirilmesi fikrinden doğmuştur.
Ceza yargılaması ile yalnızca maddi gerçeği ortaya çıkarmak değil, aynı zamanda mahkeme kararı ile suçluluğu tespit edilen kişiyi cezalandırarak adaleti sağlamak ve böylece kamu düzenini korumak amaçlanmaktadır. Suçluluğu konusunda hakkında hüküm verilmeyen kişi, masumiyet karinesi gereği henüz suçsuz sayılacağından esasen kişinin bu aşamada cezalandırılması düşünülemez. Fakat suçluluğu konusunda kuvvetli şüphe bulunan kişilerin; kaçmalarını, delilleri karartmasını, tanık, mağdur ya da başkaları üzerinde baskı kurmasını önlemek amacıyla ya da kanunda belirtilen bir tutuklama nedeninin var sayılabileceği diğer hallerde tutuklanmaları mümkündür. Yine de kişi özgürlüğüne doğrudan müdahale eden ve ceza yargılamasında sadece bir araç olan tutuklama koruma tedbirine, her ne kadar şartları oluşsa bile -mevzuatımızda tutuklama kararı verilmesi konusunda emredici bir düzenleme bulunmadığı unutulmadan- son çare olarak başvurulmalıdır. Belirtmek gerekir ki, günümüz ceza yargılamasında tutuklamaya sıklıkla başvurulması, hatta Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100/3. maddesinde sayılan katalog suçların varlığı halinde kişinin tutuksuz yargılanmasının neredeyse imkânsız hale gelmiş olması insan haklarına saygılı bir hukuk devleti için endişe vericidir.
Bu çalışma, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı’ndaki öğrenimim sonunda hazırladığım yüksek lisans tezimin kitap haline getirilmesi fikrinden doğmuştur.
Ceza yargılaması ile yalnızca maddi gerçeği ortaya çıkarmak değil, aynı zamanda mahkeme kararı ile suçluluğu tespit edilen kişiyi cezalandırarak adaleti sağlamak ve böylece kamu düzenini korumak amaçlanmaktadır. Suçluluğu konusunda hakkında hüküm verilmeyen kişi, masumiyet karinesi gereği henüz suçsuz sayılacağından esasen kişinin bu aşamada cezalandırılması düşünülemez. Fakat suçluluğu konusunda kuvvetli şüphe bulunan kişilerin; kaçmalarını, delilleri karartmasını, tanık, mağdur ya da başkaları üzerinde baskı kurmasını önlemek amacıyla ya da kanunda belirtilen bir tutuklama nedeninin var sayılabileceği diğer hallerde tutuklanmaları mümkündür. Yine de kişi özgürlüğüne doğrudan müdahale eden ve ceza yargılamasında sadece bir araç olan tutuklama koruma tedbirine, her ne kadar şartları oluşsa bile -mevzuatımızda tutuklama kararı verilmesi konusunda emredici bir düzenleme bulunmadığı unutulmadan- son çare olarak başvurulmalıdır. Belirtmek gerekir ki, günümüz ceza yargılamasında tutuklamaya sıklıkla başvurulması, hatta Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100/3. maddesinde sayılan katalog suçların varlığı halinde kişinin tutuksuz yargılanmasının neredeyse imkânsız hale gelmiş olması insan haklarına saygılı bir hukuk devleti için endişe vericidir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 207,00 | 207,00 |