Bu çalışmanın amacı, Anayasa Mahkemesi tarafından bireysel başvuru neticesinde verilen kararların hüküm ve gerekçe kısımlarının, yargılama süreçleri üzerindeki bağlayıcılık etkisini ortaya koymaktır. Diğer yandan, derece mahkemelerince, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen bireysel başvuru kararlarının hüküm ve gerekçe kısımlarına uygun olacak nitelikte, yeni bir karar vermekten zaman zaman imtina edildiği, diğer bir deyişle Anayasa Mahkemesi tarafından verilen bireysel başvuru kararlarına direnildiği gözlemlenmektedir. Bireysel başvuru kararlarının yerine getirilmesine yönelik olarak, herhangi bir açık yaptırımın yahut cebri icra usulünün, ayrı bir şekilde kanuni düzenleme altına alınmamış olması da bu tartışmaları gündeme getirmektedir. Geçmişte yaşanan aynı olumsuzlara rağmen, mahkemelerimiz tarafından, halen aynı hukuka aykırılıkların gerçekleştirilmeye devam edilmesinin, hukuki, sosyokültürel ve siyasi nedenleri, bugün dahi tartışılmaya devam edilmektedir. Biz bu çalışmamızda, kendi çalışma alanımızın sınırları içerisinde kalmak şartıyla, tartışmalara hukuki yönden görüş ve çözüm önerileri getirmeye çalışmış bulunmaktayız. Ülkemiz bakımından, bireysel başvuru sonucunda verilen kararların ceza yargılamasına etkisi noktasında esas alınan model, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuru yoludur. Federal Almanya Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvuru sonunda, ihlal teşkil ettiğini tespit ettiği mahkeme kararını, doğrudan iptal etme yetkisi bulunmaktadır. Bu yetki, iç mevzuatımızda, Anayasa Mahkemesine tanınmamıştır. Dolayısıyla çalışmamızda, ülkemizde yaşanılan tartışmalı hususlara çözüm önerileri getirilirken, Federal Almanya Anayasa Mahkemesinin kararları değil, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin örnek kararları ışığında hareket edilmiştir. Bu nedenlerle, Almanca kaynaklardan ziyade büyük ölçüde İngilizce kaynaklardan istifade edilmiştir.
Bu çalışmanın amacı, Anayasa Mahkemesi tarafından bireysel başvuru neticesinde verilen kararların hüküm ve gerekçe kısımlarının, yargılama süreçleri üzerindeki bağlayıcılık etkisini ortaya koymaktır. Diğer yandan, derece mahkemelerince, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen bireysel başvuru kararlarının hüküm ve gerekçe kısımlarına uygun olacak nitelikte, yeni bir karar vermekten zaman zaman imtina edildiği, diğer bir deyişle Anayasa Mahkemesi tarafından verilen bireysel başvuru kararlarına direnildiği gözlemlenmektedir. Bireysel başvuru kararlarının yerine getirilmesine yönelik olarak, herhangi bir açık yaptırımın yahut cebri icra usulünün, ayrı bir şekilde kanuni düzenleme altına alınmamış olması da bu tartışmaları gündeme getirmektedir. Geçmişte yaşanan aynı olumsuzlara rağmen, mahkemelerimiz tarafından, halen aynı hukuka aykırılıkların gerçekleştirilmeye devam edilmesinin, hukuki, sosyokültürel ve siyasi nedenleri, bugün dahi tartışılmaya devam edilmektedir. Biz bu çalışmamızda, kendi çalışma alanımızın sınırları içerisinde kalmak şartıyla, tartışmalara hukuki yönden görüş ve çözüm önerileri getirmeye çalışmış bulunmaktayız. Ülkemiz bakımından, bireysel başvuru sonucunda verilen kararların ceza yargılamasına etkisi noktasında esas alınan model, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuru yoludur. Federal Almanya Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvuru sonunda, ihlal teşkil ettiğini tespit ettiği mahkeme kararını, doğrudan iptal etme yetkisi bulunmaktadır. Bu yetki, iç mevzuatımızda, Anayasa Mahkemesine tanınmamıştır. Dolayısıyla çalışmamızda, ülkemizde yaşanılan tartışmalı hususlara çözüm önerileri getirilirken, Federal Almanya Anayasa Mahkemesinin kararları değil, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin örnek kararları ışığında hareket edilmiştir. Bu nedenlerle, Almanca kaynaklardan ziyade büyük ölçüde İngilizce kaynaklardan istifade edilmiştir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 236,00 | 236,00 |