İndirdiği ilk vahiyde: "İkra yani Oku bilgi sahibi ol, cahil kalma. Biz kullanasınız diye size akıl verdik" diyerek aklını kullanmayanların aklını kullananlara kul köle olacağı vurgusunu yapan Tanrı'nın "Bilim Çin'de de olsa ara bul, Ben ilmin şehriyim Ali de kapısıdır" diyen Hz. Muhammed 'in : "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum! Bilgin olan ölü de olsa diridir: bilgisiz olan diri de olsa ölüdür. Akıl dindir, din de akıldır. Akla uymayan din, din değildir" diyen Hz. Ali'nin "Bilimle gidilmeyen yolun sonu karanlık, Bilim cehaleti yok eden bir ışıktır." diyen Hünkar Hacı Bektaş Veli'nin: "Hayatta en hakiki mürşit bilimdir. Bilim dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir; sapkınlıktır" diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün yol göstericiliklerinden hareket eden Alev-i Bektaşiler insanların ilerlemesi için bilime önem verirler.
Bilimle dinsel inanç birbirinden farklıdır, pek bağdaşmazlar. Bilim yaşamın gerçeklerini saptamak için araştırmayı öngörür. Bu bakımdan kuşkucudur, sorgulayıcı ve yargılayıcıdır. Bir konumun doğruluğunu saptamak bir türlüdeneyler yaparak sonuç alma ilkesine sahiptir. Örneğin Tıp dünyasında bir ilacın elde edilmesi için yüzlerce kez deney yapılarak sonuç alınır. Aynı şekilde teknolojide de bu yöntem uygulanarak araç gereçler üretilip insanlığın hizmetine sunulur. Dinsel inanç ise doğmaları yani gerçek dışı hayal dünyasını içerir. İnançta sorgulama ve yargılama yasaktır. Çağ değişmiş olsa da din değişmez. İnananlar dinin dediklerine aynen uymak zorundadırlar. Aksi takdirde bağnazlar tarafından "dinsiz" sayılır ve toplumdan dışlanırlar. Bilinmelidir ki değişim gelişmenin ön koşuludur.Değişmeyen insan geride kalmaya mahkumdur.
Son bölümde ise Mustafa Kemal Atatürk'ün başlattığı Ulusal Kurtuluş Savaşı ile kazanılan laik demokratik cumhuriyet devlet düzeninde Hacı Bektaş Veli Dergahı'nın Postnişini Hamdullah Çelebi Efendi ile Dersimli Diyap Ağa ve birçok Alevi-Bektaşi'nin milletvekili seçilmesi o ana dek Osmanlı'nın baskısı altında dağlarda kapalı toplum olarak yaşamaya mahkum edilmiş olan Alevilerin kentlere inişi ve bağımsız bir devlet düzeninde tüm yurttaşların özgür yaşamasını anlatıyoruz. Atatürk'ten sonra Atatürk'e ve devrimlerine saldıran şeriatçıların nasıl bir ihanet politikası güttüklerini ve de Ermeni Soykırımı yalanını belgelerle ortaya koyarak insanlarımızı bilgilendirmeye çalışıyoruz.
İndirdiği ilk vahiyde: "İkra yani Oku bilgi sahibi ol, cahil kalma. Biz kullanasınız diye size akıl verdik" diyerek aklını kullanmayanların aklını kullananlara kul köle olacağı vurgusunu yapan Tanrı'nın "Bilim Çin'de de olsa ara bul, Ben ilmin şehriyim Ali de kapısıdır" diyen Hz. Muhammed 'in : "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum! Bilgin olan ölü de olsa diridir: bilgisiz olan diri de olsa ölüdür. Akıl dindir, din de akıldır. Akla uymayan din, din değildir" diyen Hz. Ali'nin "Bilimle gidilmeyen yolun sonu karanlık, Bilim cehaleti yok eden bir ışıktır." diyen Hünkar Hacı Bektaş Veli'nin: "Hayatta en hakiki mürşit bilimdir. Bilim dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir; sapkınlıktır" diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün yol göstericiliklerinden hareket eden Alev-i Bektaşiler insanların ilerlemesi için bilime önem verirler.
Bilimle dinsel inanç birbirinden farklıdır, pek bağdaşmazlar. Bilim yaşamın gerçeklerini saptamak için araştırmayı öngörür. Bu bakımdan kuşkucudur, sorgulayıcı ve yargılayıcıdır. Bir konumun doğruluğunu saptamak bir türlüdeneyler yaparak sonuç alma ilkesine sahiptir. Örneğin Tıp dünyasında bir ilacın elde edilmesi için yüzlerce kez deney yapılarak sonuç alınır. Aynı şekilde teknolojide de bu yöntem uygulanarak araç gereçler üretilip insanlığın hizmetine sunulur. Dinsel inanç ise doğmaları yani gerçek dışı hayal dünyasını içerir. İnançta sorgulama ve yargılama yasaktır. Çağ değişmiş olsa da din değişmez. İnananlar dinin dediklerine aynen uymak zorundadırlar. Aksi takdirde bağnazlar tarafından "dinsiz" sayılır ve toplumdan dışlanırlar. Bilinmelidir ki değişim gelişmenin ön koşuludur.Değişmeyen insan geride kalmaya mahkumdur.
Son bölümde ise Mustafa Kemal Atatürk'ün başlattığı Ulusal Kurtuluş Savaşı ile kazanılan laik demokratik cumhuriyet devlet düzeninde Hacı Bektaş Veli Dergahı'nın Postnişini Hamdullah Çelebi Efendi ile Dersimli Diyap Ağa ve birçok Alevi-Bektaşi'nin milletvekili seçilmesi o ana dek Osmanlı'nın baskısı altında dağlarda kapalı toplum olarak yaşamaya mahkum edilmiş olan Alevilerin kentlere inişi ve bağımsız bir devlet düzeninde tüm yurttaşların özgür yaşamasını anlatıyoruz. Atatürk'ten sonra Atatürk'e ve devrimlerine saldıran şeriatçıların nasıl bir ihanet politikası güttüklerini ve de Ermeni Soykırımı yalanını belgelerle ortaya koyarak insanlarımızı bilgilendirmeye çalışıyoruz.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 226,80 | 226,80 |