Remzi Gökdağ, 1968 İstanbul doğumlu 1991 yılında İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu mezunu. Öğrencilik yıllarında Cumhuriyet Gazetesi'nde muhabir olarak başladığı (1989) gazeteciliği daha sonra Yeni Yüzyıl Gazetesi'nde (1994) sürdürdü: 1998- 1999 arasında Radikal Gazetesi ve Kanal D adına Moskova'dan haber yaptı. 1993 yılında profesyonel gazeteciliğe ara vererek ABD'de "medyanın toplumdaki rolü" alanında üniversite eğitimini sürdürdü. Bugün de ABD'de yaşayan Gökdağ, 11 Eylül'ü dakika dakika Amerikan medyasında izleyerek kendi uğraş alanı açısından irdeledi. Televizyon görüntüleri ve haberlerini sıcağı sıcağına izleyip inceleyerek Amerikan televizyonlarıyla Türkiye arasındaki 'sorumlu yayıncılık' anlayışının farkını saptama olanağı buldu."İki farklı haber anlayışının birbirinden farklı iki toplumu nasıl bilgilendirdiğini bir kez daha anladım. 11 Eylül'ün bendeki tek tesellisi gelişmeleri Amerikan televizyonlarından izleme imkanı bulmuş olmamdı. Bu korkunç facia, televizyon kanallarınca reyting mücadelesine dönüştürülmedi. Aksine elindeki görüntüleri birbirleriyle paylaşan televizyon kanalları Amerikan medyasında bir ilke imza attı. Bütçelerinde büyük hasara neden olacağını bilmelerine karşın reklamları yayından kaldırarak kesintisiz haber yayınına başladılar. Televizyon habercileri, görüntüler karşısında nefesini tutmuş hareketsiz bekleyen halkı paniğe sürükleyecek hiçbir davranışta bulunmadı. Doğru bilgiye ulaşmadan sansasyonel haberi tercih etmedi. Amerikan izleyicisi kriz anında televizyonlarının karşısında soğukkanlılığını kaybetmeyen haber sunucularıyla karşılaştı, 14 saat aralıksız sürdürdükleri canlı yayınlarla bu habercilerin profesyonelliğine tanık oldu. Hazırlıksız yakalandığı tarihinin bu en büyük sınavında hızlı davranarak gelişmeleri anında duyurmayı başaran televizyonlar, Amerikan halkının gözünde görevini en iyi şekilde yerine getirmişti. Gazeteler, aynı gün yaptıkları erken baskılarla olayı okurlarına iletti. Radyolar İkinci Dünya Savaşı günlerinden bu yana ilk kez eski itibarını yakaladı. İnternetin haber siteleri rekor sayıda ziyaretçiye bilgi sundu. Ekrana yansıyan bazı hataları medyanın 11 Eylül'deki rolüne gölge düşürmedi ve medya böylesine büyük bir facia karşısında yapılabilecek en iyi haberciliği yerine getirdi.11 Eylül saldırıları her kesimden çeşitli tartışmaların yükselmesine neden oldu. Saldırıların nedeni, sonucu, etkileri, tepkileri, askeri boyutu, ekonomik yankısı, teoriler, tezler... Bütün bu karmaşanın içinde ben olayın gazetecilik boyutuyla ilgiliydim. Hangi kanal hangi görüntüyü kullandı, naklen yayınlarda kim nasıl haber verdi, gazeteler olayı nasıl duyurdu, dergilerin mizanpajı nasıl değişti? 11 Eylül'ü izleyen günlerde bu soruların yanıtını aramaya çalıştım. Aldığım notlar, izlediğim görüntüler, görüştüğüm kişiler sonrasında bu çalışma ortaya çıktı."
Remzi Gökdağ, 1968 İstanbul doğumlu 1991 yılında İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu mezunu. Öğrencilik yıllarında Cumhuriyet Gazetesi'nde muhabir olarak başladığı (1989) gazeteciliği daha sonra Yeni Yüzyıl Gazetesi'nde (1994) sürdürdü: 1998- 1999 arasında Radikal Gazetesi ve Kanal D adına Moskova'dan haber yaptı. 1993 yılında profesyonel gazeteciliğe ara vererek ABD'de "medyanın toplumdaki rolü" alanında üniversite eğitimini sürdürdü. Bugün de ABD'de yaşayan Gökdağ, 11 Eylül'ü dakika dakika Amerikan medyasında izleyerek kendi uğraş alanı açısından irdeledi. Televizyon görüntüleri ve haberlerini sıcağı sıcağına izleyip inceleyerek Amerikan televizyonlarıyla Türkiye arasındaki 'sorumlu yayıncılık' anlayışının farkını saptama olanağı buldu."İki farklı haber anlayışının birbirinden farklı iki toplumu nasıl bilgilendirdiğini bir kez daha anladım. 11 Eylül'ün bendeki tek tesellisi gelişmeleri Amerikan televizyonlarından izleme imkanı bulmuş olmamdı. Bu korkunç facia, televizyon kanallarınca reyting mücadelesine dönüştürülmedi. Aksine elindeki görüntüleri birbirleriyle paylaşan televizyon kanalları Amerikan medyasında bir ilke imza attı. Bütçelerinde büyük hasara neden olacağını bilmelerine karşın reklamları yayından kaldırarak kesintisiz haber yayınına başladılar. Televizyon habercileri, görüntüler karşısında nefesini tutmuş hareketsiz bekleyen halkı paniğe sürükleyecek hiçbir davranışta bulunmadı. Doğru bilgiye ulaşmadan sansasyonel haberi tercih etmedi. Amerikan izleyicisi kriz anında televizyonlarının karşısında soğukkanlılığını kaybetmeyen haber sunucularıyla karşılaştı, 14 saat aralıksız sürdürdükleri canlı yayınlarla bu habercilerin profesyonelliğine tanık oldu. Hazırlıksız yakalandığı tarihinin bu en büyük sınavında hızlı davranarak gelişmeleri anında duyurmayı başaran televizyonlar, Amerikan halkının gözünde görevini en iyi şekilde yerine getirmişti. Gazeteler, aynı gün yaptıkları erken baskılarla olayı okurlarına iletti. Radyolar İkinci Dünya Savaşı günlerinden bu yana ilk kez eski itibarını yakaladı. İnternetin haber siteleri rekor sayıda ziyaretçiye bilgi sundu. Ekrana yansıyan bazı hataları medyanın 11 Eylül'deki rolüne gölge düşürmedi ve medya böylesine büyük bir facia karşısında yapılabilecek en iyi haberciliği yerine getirdi.11 Eylül saldırıları her kesimden çeşitli tartışmaların yükselmesine neden oldu. Saldırıların nedeni, sonucu, etkileri, tepkileri, askeri boyutu, ekonomik yankısı, teoriler, tezler... Bütün bu karmaşanın içinde ben olayın gazetecilik boyutuyla ilgiliydim. Hangi kanal hangi görüntüyü kullandı, naklen yayınlarda kim nasıl haber verdi, gazeteler olayı nasıl duyurdu, dergilerin mizanpajı nasıl değişti? 11 Eylül'ü izleyen günlerde bu soruların yanıtını aramaya çalıştım. Aldığım notlar, izlediğim görüntüler, görüştüğüm kişiler sonrasında bu çalışma ortaya çıktı."
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 9,12 | 9,12 |