Altay Dağları Türklerin ana yurdu ve Türk kabilelerinin yaşadığı bir bölgeydi. İç Moğolistan ise Altaylardaki Türk âlemi ile Mançurya’nın batı ve güneybatı bölgelerinde yaşayan Moğol kabilelerinin münasebete geldikleri bir bölgedir. Zaman zaman Türkler Moğol âleminin içine doğru girmişler ve bazen de Moğollar Altaylara doğru uzanmışlardır. Irk bakımından birbirlerinden tamamıyla ayrı olmalarına rağmen, bu temaslar neticesinde kültür ve dil bakımından akraba olan bu iki âlem arasındaki münasebetler şimdiye kadar tam olarak incelenmemiştir.
Örneğin; önce Altaylarda bulunup sonradan Moğolların hâkim bulunduğu doğu bölgelerine giden bazı kabileler yalnızca coğrafi duruma bakılarak bilginler tarafından bir Moğol kabilesi olarak kabul edilmiştir. Diğer yandan, Moğollar da zaman zaman batıya sızmışlardır. İşte bütün bu kabile hareketlerinde ara bölge görevini İç Moğolistan yapmıştır.
Türk âlemi ile Moğol âlemi arasındaki sınırları tespit edebilmek için hiç olmazsa birkaç kabilenin bu bölgeler arasındaki hareketlerini derin olarak incelemek gerekir.
Tezimizi hazırlarken tarih metodunu tam olarak uygulamaya çalıştık. Bu sebeple, bir olay hakkında bütün kaynaklardaki bilgileri tercüme ederek yan yana getirdik. Kaynaklardaki bilgilerin hangilerinin daha doğru ve orijinal olabileceğini, yaptığımız açıklamalarda göstermeye çalıştık. Bu sebeple, “kaynak tenkidi”, çalışmalarımıza hâkim olan en önemli prensibimiz oldu. Bu arada Çin vakayinamelerindeki yanlış olarak yazılmış Türkçe adları başka kaynaklarla karşılaştırarak aslına en uygun bir şekilde düzeltmeye çalıştık.
Bütün ümidimiz, verdiğimiz kaynak ve açıklamalar ile bu eserde belirttiğimiz bölge ve zaman içindeki kabilelerin tarihini aydınlığa kavuşturmak ve Türk tarihinin bu bölümünü tamamlamaktır.
Altay Dağları Türklerin ana yurdu ve Türk kabilelerinin yaşadığı bir bölgeydi. İç Moğolistan ise Altaylardaki Türk âlemi ile Mançurya’nın batı ve güneybatı bölgelerinde yaşayan Moğol kabilelerinin münasebete geldikleri bir bölgedir. Zaman zaman Türkler Moğol âleminin içine doğru girmişler ve bazen de Moğollar Altaylara doğru uzanmışlardır. Irk bakımından birbirlerinden tamamıyla ayrı olmalarına rağmen, bu temaslar neticesinde kültür ve dil bakımından akraba olan bu iki âlem arasındaki münasebetler şimdiye kadar tam olarak incelenmemiştir.
Örneğin; önce Altaylarda bulunup sonradan Moğolların hâkim bulunduğu doğu bölgelerine giden bazı kabileler yalnızca coğrafi duruma bakılarak bilginler tarafından bir Moğol kabilesi olarak kabul edilmiştir. Diğer yandan, Moğollar da zaman zaman batıya sızmışlardır. İşte bütün bu kabile hareketlerinde ara bölge görevini İç Moğolistan yapmıştır.
Türk âlemi ile Moğol âlemi arasındaki sınırları tespit edebilmek için hiç olmazsa birkaç kabilenin bu bölgeler arasındaki hareketlerini derin olarak incelemek gerekir.
Tezimizi hazırlarken tarih metodunu tam olarak uygulamaya çalıştık. Bu sebeple, bir olay hakkında bütün kaynaklardaki bilgileri tercüme ederek yan yana getirdik. Kaynaklardaki bilgilerin hangilerinin daha doğru ve orijinal olabileceğini, yaptığımız açıklamalarda göstermeye çalıştık. Bu sebeple, “kaynak tenkidi”, çalışmalarımıza hâkim olan en önemli prensibimiz oldu. Bu arada Çin vakayinamelerindeki yanlış olarak yazılmış Türkçe adları başka kaynaklarla karşılaştırarak aslına en uygun bir şekilde düzeltmeye çalıştık.
Bütün ümidimiz, verdiğimiz kaynak ve açıklamalar ile bu eserde belirttiğimiz bölge ve zaman içindeki kabilelerin tarihini aydınlığa kavuşturmak ve Türk tarihinin bu bölümünü tamamlamaktır.