Kiminizin babası telefonun ucunda, kiminizin babası yanı başınızda… Babanız hâlâ hayattaysa çok şanslısınız ve babanız yaşadığı sürece siz küçük bir çocuk olmaya devam ediyorsunuz. Bu siz fark etmeseniz de harika bir şey aslında. Bir insan sadece babası öldüğünde büyüyor. Sığınacak liman, konuşacak arkadaş da çekip gidiyor. Artık soru soracağınız, öğreneceğiniz ve azarını duyacağınız bir babanız yoksa o zaman büyüyorsunuz işte. İster 10, ister 50 yaşında olun, babanız yaşıyorsa siz hala çocuksunuz.
Ben çocukluğumu kaybettim. Hâlâ telefon çaldığında babam arıyor sanıyorum. Günde en az üç kez beni arayan ve “Alo baba” demekten bazen sıkıldığım babam yok artık. Onu kaybedeli aylar oldu ama aklımdan bir an olsun çıkmıyor. Çıkmadığı gibi rüyalarımda ders vermeye devam ediyor. Ben çocukluğumu kaybettim. Hâlâ çocuk olanlar, babanızın kıymetini çok iyi bilin olur mu? Kaybettikten sonra ağlasanız da sızlasanız da ne gelen var ne giden. O gitti mi öpülecek eliniz, bayramlarınız ve en önemlisi çocukluğunuz gidiyor. Şimdi bir düşünün bakalım; şu an rehberinizde kayıtlı olan babanıza ulaşmak istiyorsunuz ve ulaşamıyorsunuz, o an ne hissederdiniz?
Benim yaşadıklarım da öyle derin şeyler ki daha fazla kişiye ulaşsın istedim. Yazarak rahatlamak istedim. Biliyorum ki benim yaşadıklarımı yaşamış milyonlarca insan var yeryüzünde. Ya yaşamayanlar, henüz ölüm gerçeği ile tanışmamış olanlar… İşte bu kitap biraz onlar, biraz da babasını kaybedenler için. Ama en çok da babasının kıymetini yaşarken bilmeyenler için yazıldı. Okuyacağınız her sayfasında kendinizden izler bulacaksınız. Yeri gelecek kızacak, yeri gelecek belki de ağlayacaksınız. Buna ben değil siz karar vereceksiniz aslında...
İyi okumalar…
Kiminizin babası telefonun ucunda, kiminizin babası yanı başınızda… Babanız hâlâ hayattaysa çok şanslısınız ve babanız yaşadığı sürece siz küçük bir çocuk olmaya devam ediyorsunuz. Bu siz fark etmeseniz de harika bir şey aslında. Bir insan sadece babası öldüğünde büyüyor. Sığınacak liman, konuşacak arkadaş da çekip gidiyor. Artık soru soracağınız, öğreneceğiniz ve azarını duyacağınız bir babanız yoksa o zaman büyüyorsunuz işte. İster 10, ister 50 yaşında olun, babanız yaşıyorsa siz hala çocuksunuz.
Ben çocukluğumu kaybettim. Hâlâ telefon çaldığında babam arıyor sanıyorum. Günde en az üç kez beni arayan ve “Alo baba” demekten bazen sıkıldığım babam yok artık. Onu kaybedeli aylar oldu ama aklımdan bir an olsun çıkmıyor. Çıkmadığı gibi rüyalarımda ders vermeye devam ediyor. Ben çocukluğumu kaybettim. Hâlâ çocuk olanlar, babanızın kıymetini çok iyi bilin olur mu? Kaybettikten sonra ağlasanız da sızlasanız da ne gelen var ne giden. O gitti mi öpülecek eliniz, bayramlarınız ve en önemlisi çocukluğunuz gidiyor. Şimdi bir düşünün bakalım; şu an rehberinizde kayıtlı olan babanıza ulaşmak istiyorsunuz ve ulaşamıyorsunuz, o an ne hissederdiniz?
Benim yaşadıklarım da öyle derin şeyler ki daha fazla kişiye ulaşsın istedim. Yazarak rahatlamak istedim. Biliyorum ki benim yaşadıklarımı yaşamış milyonlarca insan var yeryüzünde. Ya yaşamayanlar, henüz ölüm gerçeği ile tanışmamış olanlar… İşte bu kitap biraz onlar, biraz da babasını kaybedenler için. Ama en çok da babasının kıymetini yaşarken bilmeyenler için yazıldı. Okuyacağınız her sayfasında kendinizden izler bulacaksınız. Yeri gelecek kızacak, yeri gelecek belki de ağlayacaksınız. Buna ben değil siz karar vereceksiniz aslında...
İyi okumalar…
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 13,02 | 13,02 |