YILANLARIN UYKUSU
Bazı sırlar insanları birbirine bağlar, bazılarıysa öldürür. Herkesin gözünde olağan bir hayat süren küçük bir kasabadaki sıradan insanların ölümcül sırları olabilir mi?
Otuz altı yaşındaki Karen Harding, gözlerini açtığında bileğinden bir boruya kelepçelendiğini fark etmişti. Etrafında ne bir ışık vardı, ne de bir ses.Buraya nasıl gelmişti? Neler olmuştu? Son yaşadığı olayları gözünün önüne getirirken korkunç bir katilin hedefinde olduğunu anladı. Yüzünü göstermeyen katil, onu ne zaman öldürecekti? Onu kaçıran kimdi?
Melek yüzünün arkasında bir yılanın kalbini taşıyan, gerçek yüzünü hiç göstermemiş kocası olabilir miydi? Yoksa başına gelen bu kaçırılma olayının ardındaki gerçek, otuz yıldır saklanan korkunç bir sır mıydı? Küçük kasabada işlenen bir cinayet sonrasında gelişen kanlı olaylar, orada yaşayanların gözünde dünyanın en güzel ve en huzurlu yeri olarak bilinen Madisonville’de kâbus ve heyecan dolu günlere neden olacaktır.
Bir solukta okuyacağınız gerilim dozu yüksek, bıçak sırtı kadar keskin bir polisiye. Sürprizlerle örülü sarsıcı bir gerilim…
TANRI’NIN PSİKOPAT ÇOCUKLARI
DİKKAT OKUYACAĞINIZ BU ROMAN HAYATINIZI ALT ÜST EDEBİLİR!
Çocuğunuzun hayatını kurtarmak için cinayet işler miydiniz?
Karşınıza şeytandan başka size yardım edecek kimse çıkmasaydı... Çocuğunuzun hayatı için şeytanla Tanrı arasında bir seçim yapmak zorunda kalsaydınız... Ve Tanrı, bu zor sınavda sizi şeytanla yalnız bıraksaydı...Bazen en masum insanın içindeki katil, sevdiği birinin acısıyla uyanıp bir psikopata dönüşebilir.
NEFESİNİZİ İYİ AYARLAYIN. KİTABIN HIZI KALP RİTMİNİZİ BOZABİLİR.
Gözünüzü dahi kırpmadan okuyacağınız, gerilimi damarlarınıza kadar hissedeceğiniz, yüksek tempolu, tehlikeli, şeytan işi bir roman!
“Çünkü bu hikâye cennette yeri olmayanlar için. Giysilerinizi bırakın. Gittiğiniz yerde hiç üşümeyeceksiniz!”
CEHENNEMDE YANACAKLARA ADANMIŞTIR!
SIRLAR UÇURUMU
1835 yılı Fransa...
İçinde karanlık sırlar saklayan bir malikâne.
Blanc de Venue Malikânesi.
Lanetli bir uçurum...
Yirmi yıl önce uçurumun dibinde ölü bulunmuş bir kadın.
Belki de arkasında ölümcül sırlar saklayan gizemli bir cinayet...
İntikam almak için geçmişin karanlık anılarını ortaya çıkarmak zorunda olduğuna inanan, inatçı ve çatal yürekli bir evlat.
Geçmişini gizlemek zorunda kalan gizemli bir doktor.
Lanetli bir sır!
Şüphe yüklü bir aşk!
Ve geçmişin ürkütücü sisleri arasından çıkıp gelmiş kötü ruhlu bir adam...
Sırlarla örülü, heyecan dolu bir öykü!
Gerilimi ve gizemi iliklerinize kadar hissedeceksiniz.
Belki de şimdiden benzerlerinin arasında kendine çok üstün bir yer edinecek olan, türünün en gizemli romanlarından biri...
Okuyan herkesi kolayca etkisi altına alacak, finaliyle ters köşeye yatıracak, büyüleyici, tüyler ürpertici bir roman.
Soluğunuz kesilecek. Hayran kalacaksınız.
ÖLÜM PEYGAMBERİ
1743 yılında, Rio de Janeiro’ya musallat olan bir seri katil, bir ay içinde kurbanları arasında fakir köylülerin, din adamlarının, kontların ve polis şeflerinin olduğu bir düzine kadar insanı vahşice öldürür. Katil, kurbanların yanına hep aynı kanlı imzayı karalamaktadır: "Ben Mesiha Daggala’yım, Ölüm Peygamberi." Rio valisi bu vahşi cinayetleri çözebilmesi için bir yıl önce polis teşkilatından kovulmuş, alkolik ve esrarkeş Yüzbaşı Alvaro’yu göreve çağırmak zorunda kalır.
18. yüzyılın korkunç Engizisyon Mahkemesi; işlenen cinayetleri önceden haber veren yüzü maskeli gizemli bir ressam; ilk bakışta herkesi kendine âşık eden güzeller güzeli bir kontes; şeytana taptıkları gerekçesiyle diri diri yakılan bilim insanları ve tüm bunların karşısında hayattan vazgeçmiş, kendini, çektiği vicdan azabı kuyusunun içine hapsetmiş mutsuz bir polisle, masum insanları vahşice doğrayıp öldüren, dine, topluma ve uygarlığa karşı savaş açmış cani ve zeki bir katil. Belki de Deccal’in ta kendisi...
Tutkulu bir aşkın gözyaşlarıyla kavrulmuş, ıssız ve ümitsiz insanlar... Acı ve merhametsizlikle yüklü bir dünyanın ortasında sıkışıp kalmış günahkâr arzular... Ve bu günah dolu dünyanın ortasında vahşete susamış, kılıcını kınından çekmiş acımasız bir katil! Ölüm Peygamberi... Uykularınızı kaçıracak kadar karanlık, puslu, kanlı ve gerilim yüklü, sürprizlerle dolu, gizemli bir tarihsel polisiye...
HALÜSİNASYON
Doğradığı her kurbanın üzerine başka bir kadının ismini dağlayan bir sapık... Katilin saplantı haline getirdiği 118 rakamının gizemi... Polisle, kedinin fareyle oynadığı gibi oynayan kan içici bir avcı. Onun peşine düşen, kendi ruhsal sıkıntıları içinde boğulup kalmış kırk dört yaşında bir profil uzmanı.
Aklın sınırlarını zorlayan bir hayal gücü, kalbin temposunu bozacak bir gerilim ve hemen yanı başınızda soluğunu hissedeceğiniz güçlü karakterler. Elinizdeki kitap pimi çekilip beyninizin labirentlerine bırakılmış bir bomba etkisi yaratacak! Soluğunuzu kesecek, zihninizi allak bullak edecek, sarsıcı, gerçekçi bir psikolojik-gerilim kurgu. Bildiğiniz her şeyi unutun ve aklın sınırlarını zorlayacak bu gizemli hikâyenin kapılarından geçin; kitabı bitirdiğinizde hayat çok farklı olacak
Çünkü zihninizde açtığı tahribatı kolay kolay tamir edemeyeceksiniz! Hiç düşmeyen bir tempo! Tedirgin edici bir gerilim! Baş döndürücü ve karmaşık bir gizem! Tahmin edilmesi imkânsız bir son!
BİR PSİKOPATIN GÜNLÜĞÜ
Tarih kurbanları değil, katilleri hatırlar. Çünkü doğanın yasaları avcıdan yanadır!
Boston Polis Departmanı cinayet masası dedektifi Rachel’in kalp cerrahı olan sevgilisi Luke Randall’ı ailesiyle tanıştırdığı gece, şehirde korkunç bir cinayet işlenir. Liza ve Tim Abel çifti, evlerinde acımasızca katledilmiş ve cinayet mahalline şifreli bir mesaj bırakılmıştır. Bu mesaj ve cinayetin işlenme şekli, uzun yıllar önce ortadan kaybolan bir başka seri katilin yöntemine benzemektedir. Taklitçi bir katil mi söz konusudur, yoksa yirmi yıl önce kanlı katliamlarına ansızın son veren Boston Kurdu geri mi dönmüştür? Yüzbaşı Paul Jordon, cinayeti soruşturması için bürodaki tek kadın dedektif olan Rachel’i görevlendirir. Ancak katili yakalamak hiç de kolay değildir. Bir sonuç elde edebilmek için neredeyse tek başına mücadele eden Rachel, hiç tahmin edemediği şeyler yaşayacaktır. Yirmi altı yıl önce dokuz genç dağcının korkunç bir şekilde hayatını kaybettiği Kurt Geçidi vakasının da çözülmesi gerekiyordur. Acaba onlar da mı Boston Kurdu’nun kurbanlarıdır. Boston’un soğuk kış günlerinde kurumuş bir yaprak gibi oradan oraya savrulan Rachel için seri katilin dehşet verici günlüğünü ortaya çıkartabilmek ve yazdığı şifreli metinlerin gizemini aydınlatabilmek hiç de kolay olmayacaktır.
“Nasıl ki savaştaki askerler birbirlerini öldürmek zorundalarsa, işte ben de böyle öldürmek zorunda hissediyordum... Tek fark, ben öldürmekten sadece zevk aldım.”
KASABA
Dramı ve gerilimi kendine has üslubuyla harmanlayan Kentigerna, okuyanları bir kez daha kalbinden yakalayacak.
Her şey on sekiz yıl önce öldürülen bir genç kız ve onun kaybolan kardeşi ile başlar.
Olayın katil zanlısı olarak ceza alan genç ve karizmatik Navajo yerlisi, temyiz mahkemesi sonucunda günün birinde serbest kalır.
Ve hapisten çıktığı gün kasabada korkunç bir olay meydana gelir.
Gerçek katil kimdir?
Mahkeme Jeremy Larsen’i hapisten çıkararak yanlış bir karar mı vermiştir?
Kara Şeytan lakaplı bölge başsavcısı Victor, serbest kalır kalmaz Larsen’in peşine düşer.
Tek amacı onu hapse geri göndermektir.
İlk günden beri davanın takipçisi olan gizemli bir gazeteci, on sekiz yıllık gizemi çözmeye çalışırken kendini hiç tahmin edemeyeceği karanlık bir komplonun içinde bulacaktır.
Kentigerna bu sefer polisiye-gerilim dalında bir romana imza atıyor.
Ters köşe yaptığı finaliyle okuyucuyu şaşırtırken güçlü karakterleriyle büyülüyor.
KIYAMET ELÇİLERİ
İslamiyet’in doğuşundan kısa bir süre önce bir haham ve bir rahip, Cenovalı eski bir mezar soyguncusuna ait
bir günlüğü okuyarak Atlantik Okyanusu’nu geçerler ve dünyaya gönderilen ilk kutsal metinlerin izini sürmek için Orta Amerika’daki bir adaya ulaşırlar.
1600’lerin Osmanlısı. Üzeri taşla örtülmüş bir kuyunun dibinde bulunan bir rahibin cesedi. Ve tüm ipuçlarını üzerinde toplayan, Silifke’nin baş imamı. İmamın elinde ise özel bir teknikle küçültülmüş bir kuru kafa ve kimden geldiği belli olmayan gizemli mektuplar… Gnostik tarikatlar, ürkütücü rüyalar, kaybolan iskeletler ve kurmaca mı gerçek mi belli olmayan kapkara bir sisin ardına gizlenmiş tehlikeli bir sır.
Yumruk gibi çarpıcı finaliyle uykularınızı kaçıracak, gizemli, ürkütücü, sıra dışı bir roman.
YILANLARIN UYKUSU
Bazı sırlar insanları birbirine bağlar, bazılarıysa öldürür. Herkesin gözünde olağan bir hayat süren küçük bir kasabadaki sıradan insanların ölümcül sırları olabilir mi?
Otuz altı yaşındaki Karen Harding, gözlerini açtığında bileğinden bir boruya kelepçelendiğini fark etmişti. Etrafında ne bir ışık vardı, ne de bir ses.Buraya nasıl gelmişti? Neler olmuştu? Son yaşadığı olayları gözünün önüne getirirken korkunç bir katilin hedefinde olduğunu anladı. Yüzünü göstermeyen katil, onu ne zaman öldürecekti? Onu kaçıran kimdi?
Melek yüzünün arkasında bir yılanın kalbini taşıyan, gerçek yüzünü hiç göstermemiş kocası olabilir miydi? Yoksa başına gelen bu kaçırılma olayının ardındaki gerçek, otuz yıldır saklanan korkunç bir sır mıydı? Küçük kasabada işlenen bir cinayet sonrasında gelişen kanlı olaylar, orada yaşayanların gözünde dünyanın en güzel ve en huzurlu yeri olarak bilinen Madisonville’de kâbus ve heyecan dolu günlere neden olacaktır.
Bir solukta okuyacağınız gerilim dozu yüksek, bıçak sırtı kadar keskin bir polisiye. Sürprizlerle örülü sarsıcı bir gerilim…
TANRI’NIN PSİKOPAT ÇOCUKLARI
DİKKAT OKUYACAĞINIZ BU ROMAN HAYATINIZI ALT ÜST EDEBİLİR!
Çocuğunuzun hayatını kurtarmak için cinayet işler miydiniz?
Karşınıza şeytandan başka size yardım edecek kimse çıkmasaydı... Çocuğunuzun hayatı için şeytanla Tanrı arasında bir seçim yapmak zorunda kalsaydınız... Ve Tanrı, bu zor sınavda sizi şeytanla yalnız bıraksaydı...Bazen en masum insanın içindeki katil, sevdiği birinin acısıyla uyanıp bir psikopata dönüşebilir.
NEFESİNİZİ İYİ AYARLAYIN. KİTABIN HIZI KALP RİTMİNİZİ BOZABİLİR.
Gözünüzü dahi kırpmadan okuyacağınız, gerilimi damarlarınıza kadar hissedeceğiniz, yüksek tempolu, tehlikeli, şeytan işi bir roman!
“Çünkü bu hikâye cennette yeri olmayanlar için. Giysilerinizi bırakın. Gittiğiniz yerde hiç üşümeyeceksiniz!”
CEHENNEMDE YANACAKLARA ADANMIŞTIR!
SIRLAR UÇURUMU
1835 yılı Fransa...
İçinde karanlık sırlar saklayan bir malikâne.
Blanc de Venue Malikânesi.
Lanetli bir uçurum...
Yirmi yıl önce uçurumun dibinde ölü bulunmuş bir kadın.
Belki de arkasında ölümcül sırlar saklayan gizemli bir cinayet...
İntikam almak için geçmişin karanlık anılarını ortaya çıkarmak zorunda olduğuna inanan, inatçı ve çatal yürekli bir evlat.
Geçmişini gizlemek zorunda kalan gizemli bir doktor.
Lanetli bir sır!
Şüphe yüklü bir aşk!
Ve geçmişin ürkütücü sisleri arasından çıkıp gelmiş kötü ruhlu bir adam...
Sırlarla örülü, heyecan dolu bir öykü!
Gerilimi ve gizemi iliklerinize kadar hissedeceksiniz.
Belki de şimdiden benzerlerinin arasında kendine çok üstün bir yer edinecek olan, türünün en gizemli romanlarından biri...
Okuyan herkesi kolayca etkisi altına alacak, finaliyle ters köşeye yatıracak, büyüleyici, tüyler ürpertici bir roman.
Soluğunuz kesilecek. Hayran kalacaksınız.
ÖLÜM PEYGAMBERİ
1743 yılında, Rio de Janeiro’ya musallat olan bir seri katil, bir ay içinde kurbanları arasında fakir köylülerin, din adamlarının, kontların ve polis şeflerinin olduğu bir düzine kadar insanı vahşice öldürür. Katil, kurbanların yanına hep aynı kanlı imzayı karalamaktadır: "Ben Mesiha Daggala’yım, Ölüm Peygamberi." Rio valisi bu vahşi cinayetleri çözebilmesi için bir yıl önce polis teşkilatından kovulmuş, alkolik ve esrarkeş Yüzbaşı Alvaro’yu göreve çağırmak zorunda kalır.
18. yüzyılın korkunç Engizisyon Mahkemesi; işlenen cinayetleri önceden haber veren yüzü maskeli gizemli bir ressam; ilk bakışta herkesi kendine âşık eden güzeller güzeli bir kontes; şeytana taptıkları gerekçesiyle diri diri yakılan bilim insanları ve tüm bunların karşısında hayattan vazgeçmiş, kendini, çektiği vicdan azabı kuyusunun içine hapsetmiş mutsuz bir polisle, masum insanları vahşice doğrayıp öldüren, dine, topluma ve uygarlığa karşı savaş açmış cani ve zeki bir katil. Belki de Deccal’in ta kendisi...
Tutkulu bir aşkın gözyaşlarıyla kavrulmuş, ıssız ve ümitsiz insanlar... Acı ve merhametsizlikle yüklü bir dünyanın ortasında sıkışıp kalmış günahkâr arzular... Ve bu günah dolu dünyanın ortasında vahşete susamış, kılıcını kınından çekmiş acımasız bir katil! Ölüm Peygamberi... Uykularınızı kaçıracak kadar karanlık, puslu, kanlı ve gerilim yüklü, sürprizlerle dolu, gizemli bir tarihsel polisiye...
HALÜSİNASYON
Doğradığı her kurbanın üzerine başka bir kadının ismini dağlayan bir sapık... Katilin saplantı haline getirdiği 118 rakamının gizemi... Polisle, kedinin fareyle oynadığı gibi oynayan kan içici bir avcı. Onun peşine düşen, kendi ruhsal sıkıntıları içinde boğulup kalmış kırk dört yaşında bir profil uzmanı.
Aklın sınırlarını zorlayan bir hayal gücü, kalbin temposunu bozacak bir gerilim ve hemen yanı başınızda soluğunu hissedeceğiniz güçlü karakterler. Elinizdeki kitap pimi çekilip beyninizin labirentlerine bırakılmış bir bomba etkisi yaratacak! Soluğunuzu kesecek, zihninizi allak bullak edecek, sarsıcı, gerçekçi bir psikolojik-gerilim kurgu. Bildiğiniz her şeyi unutun ve aklın sınırlarını zorlayacak bu gizemli hikâyenin kapılarından geçin; kitabı bitirdiğinizde hayat çok farklı olacak
Çünkü zihninizde açtığı tahribatı kolay kolay tamir edemeyeceksiniz! Hiç düşmeyen bir tempo! Tedirgin edici bir gerilim! Baş döndürücü ve karmaşık bir gizem! Tahmin edilmesi imkânsız bir son!
BİR PSİKOPATIN GÜNLÜĞÜ
Tarih kurbanları değil, katilleri hatırlar. Çünkü doğanın yasaları avcıdan yanadır!
Boston Polis Departmanı cinayet masası dedektifi Rachel’in kalp cerrahı olan sevgilisi Luke Randall’ı ailesiyle tanıştırdığı gece, şehirde korkunç bir cinayet işlenir. Liza ve Tim Abel çifti, evlerinde acımasızca katledilmiş ve cinayet mahalline şifreli bir mesaj bırakılmıştır. Bu mesaj ve cinayetin işlenme şekli, uzun yıllar önce ortadan kaybolan bir başka seri katilin yöntemine benzemektedir. Taklitçi bir katil mi söz konusudur, yoksa yirmi yıl önce kanlı katliamlarına ansızın son veren Boston Kurdu geri mi dönmüştür? Yüzbaşı Paul Jordon, cinayeti soruşturması için bürodaki tek kadın dedektif olan Rachel’i görevlendirir. Ancak katili yakalamak hiç de kolay değildir. Bir sonuç elde edebilmek için neredeyse tek başına mücadele eden Rachel, hiç tahmin edemediği şeyler yaşayacaktır. Yirmi altı yıl önce dokuz genç dağcının korkunç bir şekilde hayatını kaybettiği Kurt Geçidi vakasının da çözülmesi gerekiyordur. Acaba onlar da mı Boston Kurdu’nun kurbanlarıdır. Boston’un soğuk kış günlerinde kurumuş bir yaprak gibi oradan oraya savrulan Rachel için seri katilin dehşet verici günlüğünü ortaya çıkartabilmek ve yazdığı şifreli metinlerin gizemini aydınlatabilmek hiç de kolay olmayacaktır.
“Nasıl ki savaştaki askerler birbirlerini öldürmek zorundalarsa, işte ben de böyle öldürmek zorunda hissediyordum... Tek fark, ben öldürmekten sadece zevk aldım.”
KASABA
Dramı ve gerilimi kendine has üslubuyla harmanlayan Kentigerna, okuyanları bir kez daha kalbinden yakalayacak.
Her şey on sekiz yıl önce öldürülen bir genç kız ve onun kaybolan kardeşi ile başlar.
Olayın katil zanlısı olarak ceza alan genç ve karizmatik Navajo yerlisi, temyiz mahkemesi sonucunda günün birinde serbest kalır.
Ve hapisten çıktığı gün kasabada korkunç bir olay meydana gelir.
Gerçek katil kimdir?
Mahkeme Jeremy Larsen’i hapisten çıkararak yanlış bir karar mı vermiştir?
Kara Şeytan lakaplı bölge başsavcısı Victor, serbest kalır kalmaz Larsen’in peşine düşer.
Tek amacı onu hapse geri göndermektir.
İlk günden beri davanın takipçisi olan gizemli bir gazeteci, on sekiz yıllık gizemi çözmeye çalışırken kendini hiç tahmin edemeyeceği karanlık bir komplonun içinde bulacaktır.
Kentigerna bu sefer polisiye-gerilim dalında bir romana imza atıyor.
Ters köşe yaptığı finaliyle okuyucuyu şaşırtırken güçlü karakterleriyle büyülüyor.
KIYAMET ELÇİLERİ
İslamiyet’in doğuşundan kısa bir süre önce bir haham ve bir rahip, Cenovalı eski bir mezar soyguncusuna ait
bir günlüğü okuyarak Atlantik Okyanusu’nu geçerler ve dünyaya gönderilen ilk kutsal metinlerin izini sürmek için Orta Amerika’daki bir adaya ulaşırlar.
1600’lerin Osmanlısı. Üzeri taşla örtülmüş bir kuyunun dibinde bulunan bir rahibin cesedi. Ve tüm ipuçlarını üzerinde toplayan, Silifke’nin baş imamı. İmamın elinde ise özel bir teknikle küçültülmüş bir kuru kafa ve kimden geldiği belli olmayan gizemli mektuplar… Gnostik tarikatlar, ürkütücü rüyalar, kaybolan iskeletler ve kurmaca mı gerçek mi belli olmayan kapkara bir sisin ardına gizlenmiş tehlikeli bir sır.
Yumruk gibi çarpıcı finaliyle uykularınızı kaçıracak, gizemli, ürkütücü, sıra dışı bir roman.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 930,00 | 930,00 |