Akşemseddîn Kitabı adlı bu çalışmada büyük Hak ârifi ve âşıkı, İstanbul’un manevî fâtihi Akşemseddîn Mehemmed bin Hamza’nın hayatıyla ilgili olarak kaleme alınan menâkıbnâmeler, kronikler, seyâhatnâmeler ve hatıralar bir araya getirilmiştir. Hiç şüphesiz İstanbul’un fethiyle Akşemseddîn Hazretleri’nin ricalullah içinde ulaştığı makam arasında manevî bir münasebet vardır. Bir başka ifadeyle Fatih bedeni ise Akşeyh Hazretleri de İstanbul’un rûhudur.
Hazret-i Şeyh’in hayatına dair kaleme alınan ilk menâkıbnâme 16. asrın başlarında Hüseyin Enîsî’ye aittir. Bu eser kendinden sonraki yazılanlara da kaynaklık etmiştir. Akşems, Fâtih dönemi sûfîlerindendir. Onun en önemli vasıflarından biri himmeti âlî bir zât postu, bir mürşid-i hakîkî oluşudur. Bundandır ki “Kostantiniye” Akşemseddîn Hazretleri zamanında ve onun nefes-i kudsiyesiyle “İslambol” hâline gelmiştir. O, feth-i mübînin himmet merciidir. Tabiatıyla şeyhin bu vasfı, tabipliğini örtmüştür. Evet Hz. Şey aslında devrinin önemli bir tabibidir. Bu mânâda Akşeyh hastalara tabip, âşıklara habiptir.
Akşemseddîn Kitabı adını taşıyan eserde bu büyük ârifle alâkalı on iki metne yer verilmiştir. Söz konusu anlatılar Hüseyin Enîsî, Lâmiî Çelebî, Taşköprülüzâde, Hoca Sadeddîn, Evliyâ Çelebi, Amasyalı Alî, Yazarı Mechûl, İbrâhîm Hâs, Abdürrezzâk, Enfî Hasan, Hüseyin Vassâf gibi kişilere aittir.
Akşemseddîn, Hacı Bayram-ı Velî’nin “âkıbet nûr olursun, seni kabrinde bulamazlar!” iltifatına mazhar olan ölümsüzlerden ve yine Hacı Bayram-ı Velî’nin gönül çocuklarından biridir. Evet o öyle büyük bir gönüldü ki ele avuca sığmayan genç pâdişâh Fâtih Sultan Mehemmed Han, feth-i mübînde onun himmetine yaslandı. Fâtih’in İstanbul’a sığmayan gönlü, onun çadırına, onun avucuna, onun gönlüne sığdı. Akşems olmasa idi “beşikteki Mehmed” olmazdı. Beşikteki Mehmed olmasa idi İstanbul olmazdı vesselâm!
Akşemseddîn Kitabı adlı bu çalışmada büyük Hak ârifi ve âşıkı, İstanbul’un manevî fâtihi Akşemseddîn Mehemmed bin Hamza’nın hayatıyla ilgili olarak kaleme alınan menâkıbnâmeler, kronikler, seyâhatnâmeler ve hatıralar bir araya getirilmiştir. Hiç şüphesiz İstanbul’un fethiyle Akşemseddîn Hazretleri’nin ricalullah içinde ulaştığı makam arasında manevî bir münasebet vardır. Bir başka ifadeyle Fatih bedeni ise Akşeyh Hazretleri de İstanbul’un rûhudur.
Hazret-i Şeyh’in hayatına dair kaleme alınan ilk menâkıbnâme 16. asrın başlarında Hüseyin Enîsî’ye aittir. Bu eser kendinden sonraki yazılanlara da kaynaklık etmiştir. Akşems, Fâtih dönemi sûfîlerindendir. Onun en önemli vasıflarından biri himmeti âlî bir zât postu, bir mürşid-i hakîkî oluşudur. Bundandır ki “Kostantiniye” Akşemseddîn Hazretleri zamanında ve onun nefes-i kudsiyesiyle “İslambol” hâline gelmiştir. O, feth-i mübînin himmet merciidir. Tabiatıyla şeyhin bu vasfı, tabipliğini örtmüştür. Evet Hz. Şey aslında devrinin önemli bir tabibidir. Bu mânâda Akşeyh hastalara tabip, âşıklara habiptir.
Akşemseddîn Kitabı adını taşıyan eserde bu büyük ârifle alâkalı on iki metne yer verilmiştir. Söz konusu anlatılar Hüseyin Enîsî, Lâmiî Çelebî, Taşköprülüzâde, Hoca Sadeddîn, Evliyâ Çelebi, Amasyalı Alî, Yazarı Mechûl, İbrâhîm Hâs, Abdürrezzâk, Enfî Hasan, Hüseyin Vassâf gibi kişilere aittir.
Akşemseddîn, Hacı Bayram-ı Velî’nin “âkıbet nûr olursun, seni kabrinde bulamazlar!” iltifatına mazhar olan ölümsüzlerden ve yine Hacı Bayram-ı Velî’nin gönül çocuklarından biridir. Evet o öyle büyük bir gönüldü ki ele avuca sığmayan genç pâdişâh Fâtih Sultan Mehemmed Han, feth-i mübînde onun himmetine yaslandı. Fâtih’in İstanbul’a sığmayan gönlü, onun çadırına, onun avucuna, onun gönlüne sığdı. Akşems olmasa idi “beşikteki Mehmed” olmazdı. Beşikteki Mehmed olmasa idi İstanbul olmazdı vesselâm!
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 257,40 | 257,40 |