90'larda Mahpus Olmak Van, Muş, Diyarbakır, Adıyaman, Antep, Bursa, Kaman

Stok Kodu:
9789750524219
Boyut:
15x22
Sayfa Sayısı:
400
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018-04
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%27 indirimli
40,00TL
29,20TL
Taksitli fiyat: 1 x 29,20TL
Tedarikçi Stoğu 3 Adet
9789750524219
364625
90'larda Mahpus Olmak
90'larda Mahpus Olmak Van, Muş, Diyarbakır, Adıyaman, Antep, Bursa, Kaman
29.20

“Naçar, yorgun, hapsedilmiş bir kabına sığmazlık... Bunun için en çok geceleri çöreklenir yüreğine insanın, tüm gerçekliğiyle ve en yoğun bir yaşamak ağrısı... (...) Geceler, elle tutulacak denli somut ve yoğun yaşam zamanlarıdır, tutsakken ve şiirini, şarkılarını, yitik duygularını aramaktayken nafile bir çabayla yüreğinin derin boşluklarında. (...)

Gecelerle birlikte bir ömürdür akıp giden, ömürlerdir, güneşli mavi gelecekler aşkına yaşanmış ömürler...”

Cafer Solgun, 12 Eylül dönemindeki uzun mahpusluğunun ardından, “Kürt sorunu” gündeminin belirleyiciliği altında yaşanan 1990’larda bu “sınavı” bir kez daha göğüslemişti. Solgun bu kitabında, yaklaşık on yıl boyunca Van, Muş, Diyarbakır, Adıyaman, Antep, Bursa ve Kaman hapishanelerinde yaşadıklarını, gözlediklerini, düşündüklerini, hissettiklerini hikâye ediyor.

Fonda, dönemin yüklü gündemi...

Bazen “Mahpusluktur, bazen olur... denen türden bir sıkıntı”... Bazen mizah... Bazen gündeliğin öğütücülüğü... Bazen kıyasıya mücadele... Siyasîler ve adliler...

Mahpusluk yaşantısının içinden, genel meselelere dair gözlem ve düşüncelerini de aktarıyor Solgun. Sözgelimi, “‘örgüt’ün kendisini ‘devlet’ yerine koyan bir anlayışla hareket etmesinin” trajikomik sonuçlarını, özgürlüğün gündelik pratikteki anlamını ve daha birçok şeyi tartışıyor.
Solgun’un bu kitabı, 80’lerdeki mahpusluk deneyimini aktardığı Demeyin Anama İçerdeyim’le birlikte ele alındığında, 12 Eylül dönemi ile 90’ların koşullarının, hapishane yaşantısı ve ceza infaz rejimi bakımından etkileyici bir mukayesesi.

“Naçar, yorgun, hapsedilmiş bir kabına sığmazlık... Bunun için en çok geceleri çöreklenir yüreğine insanın, tüm gerçekliğiyle ve en yoğun bir yaşamak ağrısı... (...) Geceler, elle tutulacak denli somut ve yoğun yaşam zamanlarıdır, tutsakken ve şiirini, şarkılarını, yitik duygularını aramaktayken nafile bir çabayla yüreğinin derin boşluklarında. (...)

Gecelerle birlikte bir ömürdür akıp giden, ömürlerdir, güneşli mavi gelecekler aşkına yaşanmış ömürler...”

Cafer Solgun, 12 Eylül dönemindeki uzun mahpusluğunun ardından, “Kürt sorunu” gündeminin belirleyiciliği altında yaşanan 1990’larda bu “sınavı” bir kez daha göğüslemişti. Solgun bu kitabında, yaklaşık on yıl boyunca Van, Muş, Diyarbakır, Adıyaman, Antep, Bursa ve Kaman hapishanelerinde yaşadıklarını, gözlediklerini, düşündüklerini, hissettiklerini hikâye ediyor.

Fonda, dönemin yüklü gündemi...

Bazen “Mahpusluktur, bazen olur... denen türden bir sıkıntı”... Bazen mizah... Bazen gündeliğin öğütücülüğü... Bazen kıyasıya mücadele... Siyasîler ve adliler...

Mahpusluk yaşantısının içinden, genel meselelere dair gözlem ve düşüncelerini de aktarıyor Solgun. Sözgelimi, “‘örgüt’ün kendisini ‘devlet’ yerine koyan bir anlayışla hareket etmesinin” trajikomik sonuçlarını, özgürlüğün gündelik pratikteki anlamını ve daha birçok şeyi tartışıyor.
Solgun’un bu kitabı, 80’lerdeki mahpusluk deneyimini aktardığı Demeyin Anama İçerdeyim’le birlikte ele alındığında, 12 Eylül dönemi ile 90’ların koşullarının, hapishane yaşantısı ve ceza infaz rejimi bakımından etkileyici bir mukayesesi.

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 29,20    29,20   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat