20. Yüzyılda Türkiye-Türk Dünyası İlişkileri
Köklü bir tarih ve medeniyete sahip olan Türklerin tarihsel süreçte çeşitli nedenlerle ana yurtlarından farklı coğrafyalara göç ettikleri görülmüştür. Türkler gerek ata yurdunda gerekse göçler sonrasında edinilen yeni yurtlarında bazen bir topluluk halinde bazen de bir devlet kurarak varlıklarını devam ettirmişlerdir. İster devlet, ister topluluk düzeyinde olsun; Türkler, tarihsel süreçte kendi soydaşlarıyla siyasi, askerî, iktisadi ve kültürel ilişkilerini sürdürmüşlerdir. Türk dünyasında devlet ve topluluklar arasındaki ilişkilerin tarihî seyir içinde bazen rekabet odaklı bazen de dostluk ve iş birliği odaklı olduğu bilinmektedir. Bazı dönemlerde ise Türk devlet ve toplulukları arasındaki münasebetlerin çeşitli engellerle karşılaşarak durma noktasına geldiği de gözlemlenmiştir. Özellikle yakın dönemde Çarlık Rusyası’nın ve devamında Sovyetler Birliği’nin Avrasya’daki Türk ülkelerini ve topluluklarını kontrol ettiği dönemler bu çerçevede değerlendirilebilir. Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte Türk dünyasındaki devletlerin ve toplulukların birbirleriyle güçlü ilişki bağları tesis etmelerinin önü açılmıştır.
Her ne kadar tarihsel süreçte Türk devlet ve toplulukları arasında zaman zaman rekabetler yaşanmış olsa da Türk milletinin bilinen tarihinde sergilediği dayanışma ve iş birliği örnekleri rekabet numunelerine nazaran daha fazladır. Milli Mücadele döneminde Azerbaycan, Buhara ve Kıbrıs Türkleri Ankara Hükümeti’ne çeşitli yardımlarda bulunmuştur. Yine aynı şekilde Kıbrıs Barış Harekâtı vesilesiyle Türkiye’nin, Kıbrıs Türklerine ve son dönemde Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan’a verdiği destek bu dayanışma ve iş birliğinin yakın dönemdeki numunelerini teşkil etmektedir. Bu örneklerden hareketle Türk dünyasındaki devlet ve topluluklar arasındaki ilişkileri sadece siyasi ve askeri boyutta görmemek gerekmektedir. Siyasi ve askeri ilişkilerin yanında kültürel ve iktisadi ilişkiler de kurulmuştur. İktisadi ve kültürel dayanışma üzerine inşa edilecek politik dostluk ve iş birliğinin daha sağlam ve sürdürebilir olduğu aşikârdır. Türk dünyası 20. yüzyılın sonlarından itibaren böyle bir dayanışma iklimi bulmuştur.
Bu çalışmada, Türk dünyasının tarihi ve coğrafi sınırları betimlenerek; 20. yüzyılda Türkiye’nin Türk dünyası ile ilişkileri bütün yönleri ile ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu eser her ne kadar 20. yüzyıla odaklanmış olsa da Türk devlet ve topluluklarının münasebetlerini sağlıklı bir şekilde tespit edebilmek bakımından 20. yüzyılın öncesi ve sonrasına yönelik tarihsel perspektif de sunmaktadır. Çalışma alanında uzman akademik kadro ile hazırlanmış; metinlerin oluşturulmasında yerli ve yabancı kaynakların dışında arşiv kaynakları, basın kaynakları, meclis tutanaklarından da faydalanılmıştır. Çalışmanın Türk dünyası araştırmalarında bir başvuru kaynağı olmasını umuyor, okuyucular ve araştırmacılar için faydalı olmasını temenni ediyoruz.
Köklü bir tarih ve medeniyete sahip olan Türklerin tarihsel süreçte çeşitli nedenlerle ana yurtlarından farklı coğrafyalara göç ettikleri görülmüştür. Türkler gerek ata yurdunda gerekse göçler sonrasında edinilen yeni yurtlarında bazen bir topluluk halinde bazen de bir devlet kurarak varlıklarını devam ettirmişlerdir. İster devlet, ister topluluk düzeyinde olsun; Türkler, tarihsel süreçte kendi soydaşlarıyla siyasi, askerî, iktisadi ve kültürel ilişkilerini sürdürmüşlerdir. Türk dünyasında devlet ve topluluklar arasındaki ilişkilerin tarihî seyir içinde bazen rekabet odaklı bazen de dostluk ve iş birliği odaklı olduğu bilinmektedir. Bazı dönemlerde ise Türk devlet ve toplulukları arasındaki münasebetlerin çeşitli engellerle karşılaşarak durma noktasına geldiği de gözlemlenmiştir. Özellikle yakın dönemde Çarlık Rusyası’nın ve devamında Sovyetler Birliği’nin Avrasya’daki Türk ülkelerini ve topluluklarını kontrol ettiği dönemler bu çerçevede değerlendirilebilir. Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte Türk dünyasındaki devletlerin ve toplulukların birbirleriyle güçlü ilişki bağları tesis etmelerinin önü açılmıştır.
Her ne kadar tarihsel süreçte Türk devlet ve toplulukları arasında zaman zaman rekabetler yaşanmış olsa da Türk milletinin bilinen tarihinde sergilediği dayanışma ve iş birliği örnekleri rekabet numunelerine nazaran daha fazladır. Milli Mücadele döneminde Azerbaycan, Buhara ve Kıbrıs Türkleri Ankara Hükümeti’ne çeşitli yardımlarda bulunmuştur. Yine aynı şekilde Kıbrıs Barış Harekâtı vesilesiyle Türkiye’nin, Kıbrıs Türklerine ve son dönemde Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan’a verdiği destek bu dayanışma ve iş birliğinin yakın dönemdeki numunelerini teşkil etmektedir. Bu örneklerden hareketle Türk dünyasındaki devlet ve topluluklar arasındaki ilişkileri sadece siyasi ve askeri boyutta görmemek gerekmektedir. Siyasi ve askeri ilişkilerin yanında kültürel ve iktisadi ilişkiler de kurulmuştur. İktisadi ve kültürel dayanışma üzerine inşa edilecek politik dostluk ve iş birliğinin daha sağlam ve sürdürebilir olduğu aşikârdır. Türk dünyası 20. yüzyılın sonlarından itibaren böyle bir dayanışma iklimi bulmuştur.
Bu çalışmada, Türk dünyasının tarihi ve coğrafi sınırları betimlenerek; 20. yüzyılda Türkiye’nin Türk dünyası ile ilişkileri bütün yönleri ile ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu eser her ne kadar 20. yüzyıla odaklanmış olsa da Türk devlet ve topluluklarının münasebetlerini sağlıklı bir şekilde tespit edebilmek bakımından 20. yüzyılın öncesi ve sonrasına yönelik tarihsel perspektif de sunmaktadır. Çalışma alanında uzman akademik kadro ile hazırlanmış; metinlerin oluşturulmasında yerli ve yabancı kaynakların dışında arşiv kaynakları, basın kaynakları, meclis tutanaklarından da faydalanılmıştır. Çalışmanın Türk dünyası araştırmalarında bir başvuru kaynağı olmasını umuyor, okuyucular ve araştırmacılar için faydalı olmasını temenni ediyoruz.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 557,60 | 557,60 |