Yabancı dil eğitimi konusunda 20 yıllık eğitim ve tecrübelerim doğrultusunda “dil öğretilen değil yaşanan bir süreçtir” mantığından yola çıkarak hazırladığım bu kitapta son derece sıkıcı ve monoton öğretim yöntemleri bir tarafa bırakılarak farklı bir uygulamanın kapıları açılmıştır. Son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz bilişsel ve genetik süreçler esas alınarak hazırlanan dilde algılama ve mantık yürütmeye yönelik bu süreç, 20 gün boyunca İngilizceyi kullanma yetisini size kazandıracaktır. Yabancı dili yorumlama ve algılama becerilerinizi geliştireceğiniz bu kitapta yer alan uygulamalar, seviyeniz ne olursa olsun “hangi konuya çalışacağınız” endişesine kapılmadan günlük yaşamınızdaki herhangi bir durum çalışması olarak karşınıza çıkacaktır. Örneğin bir restoranda, bir otelde, uçağa binerken, seyahat esnasında, evde oturmuş kahvenizi yudumlarken, televizyon seyrederken, vb birçok durumda İngilizceyi yaşadığınızı hissedeceksiniz.
Bir gün içinde İngilizcenin hangi özelliklerini keşfettiğinizi ve bu doğrultuda hangi zihinsel tahlillere girişebildiğinizi şaşırarak göreceksiniz. Unutmayalım ki her dil gerek kültürü gerekse kendi yaşam biçimiyle bir diğer dilin tamamlayıcısı niteliğindedir. Noam Chomsky'nin savunduğu gibi her kültürün kendi konuştuğu dilin evrenselliği söz konusudur. Bir çocuk dünyaya geldiği andan itibaren dilin genetik donanımını kavramaya başlar. Daha 12 aylıkken ilk kelimeleri duyarsınız ve 18. aya gelindiğinde gramer yapısının oluştuğu gözlenir.
Ana dilimizi öğrenme alışkanlıklarımız bize ikinci bir dili öğretmede yol gösterici olmalıdır. Herhangi bir dil kursunda öğrenciye önce zamanların sonra gramer yapısının verilmesi, bağlam içinde oluşturulmamış kelimelerin yüklenmesi ya da seviye edindirme endişesiyle çok uzun süre belli kalıpların içinde sınırlı kalınması öğrencideki algılama ve öğrenme becerilerini köreltmekte ve yeni bir dili öğrenme isteğini yok etmektedir.
Unutmayalım ki yeni dünyaya gelen bir bebeğe hiç kimse grameri ya da dilin yapısını öğretmemiştir. Çocuk ilk adımını atarcasına, kendi bilişsel psikolojisi içinde algıladığı dünyayı konuşmakla işe başlamıştır. Beyne her yeni giren bilgi yine yaşamın içinde, kendi doğal oluşum süreci içerisinde kazanılmıştır.
Yabancı dil eğitimi konusunda 20 yıllık eğitim ve tecrübelerim doğrultusunda “dil öğretilen değil yaşanan bir süreçtir” mantığından yola çıkarak hazırladığım bu kitapta son derece sıkıcı ve monoton öğretim yöntemleri bir tarafa bırakılarak farklı bir uygulamanın kapıları açılmıştır. Son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz bilişsel ve genetik süreçler esas alınarak hazırlanan dilde algılama ve mantık yürütmeye yönelik bu süreç, 20 gün boyunca İngilizceyi kullanma yetisini size kazandıracaktır. Yabancı dili yorumlama ve algılama becerilerinizi geliştireceğiniz bu kitapta yer alan uygulamalar, seviyeniz ne olursa olsun “hangi konuya çalışacağınız” endişesine kapılmadan günlük yaşamınızdaki herhangi bir durum çalışması olarak karşınıza çıkacaktır. Örneğin bir restoranda, bir otelde, uçağa binerken, seyahat esnasında, evde oturmuş kahvenizi yudumlarken, televizyon seyrederken, vb birçok durumda İngilizceyi yaşadığınızı hissedeceksiniz.
Bir gün içinde İngilizcenin hangi özelliklerini keşfettiğinizi ve bu doğrultuda hangi zihinsel tahlillere girişebildiğinizi şaşırarak göreceksiniz. Unutmayalım ki her dil gerek kültürü gerekse kendi yaşam biçimiyle bir diğer dilin tamamlayıcısı niteliğindedir. Noam Chomsky'nin savunduğu gibi her kültürün kendi konuştuğu dilin evrenselliği söz konusudur. Bir çocuk dünyaya geldiği andan itibaren dilin genetik donanımını kavramaya başlar. Daha 12 aylıkken ilk kelimeleri duyarsınız ve 18. aya gelindiğinde gramer yapısının oluştuğu gözlenir.
Ana dilimizi öğrenme alışkanlıklarımız bize ikinci bir dili öğretmede yol gösterici olmalıdır. Herhangi bir dil kursunda öğrenciye önce zamanların sonra gramer yapısının verilmesi, bağlam içinde oluşturulmamış kelimelerin yüklenmesi ya da seviye edindirme endişesiyle çok uzun süre belli kalıpların içinde sınırlı kalınması öğrencideki algılama ve öğrenme becerilerini köreltmekte ve yeni bir dili öğrenme isteğini yok etmektedir.
Unutmayalım ki yeni dünyaya gelen bir bebeğe hiç kimse grameri ya da dilin yapısını öğretmemiştir. Çocuk ilk adımını atarcasına, kendi bilişsel psikolojisi içinde algıladığı dünyayı konuşmakla işe başlamıştır. Beyne her yeni giren bilgi yine yaşamın içinde, kendi doğal oluşum süreci içerisinde kazanılmıştır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 40,20 | 40,20 |